Hiç Ölmeyecek Gibi Dünyâya Çalış Yarın Ölecek Gibi Âhirete Hazırlan

14 Eylül 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Vatan
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Bu âleme ölmeyecek gibi çalışacaksın. Bunun ma'nâsı ne biliyor musun? Sen geçicisin, sen ölsen dahi, senin kavmin, senin milletin, senin dînin kıyâmet gününe kadar dünyâda durması lâzımdır. Bu vatanı bırakdığın vakit arkandan senin çocuğun senin dînini tahkîr etmemelidir. Allah'ı serbest söylemelidir. Öyle evlad yetiştireceksin. "Hiç ölmeyecek gibi çalış" deyince mücerred vücûdunun çalışmasını anlama bu işden. İdealin o olacak. Öyle evlad yetiştireceksin ki. Evlâdı dünyâya getirmek mes'ele değildir. Evlâdı dünyâya getirdin, ona hakkı hakîkati öğretmedin, Hazret-i Muhammed'in kokusunu duyurmadın, cennet yollarını göstermedin, insâniyyeti bildirmedin, o evlad senin düşmanındır. Onu sen bir âlem-i ulvîden aldın getirdin bu süflî âleme bırakdın. Yarın yevm-i kıyâmetde en birinci da'vâcın, senin karşında hasmın evlâdın olacakdır. Evlâdını öyle yetiştireceksin ki, sana hayrü'l-halef yani senin arkandan hayırlı bir insan olsun, senin ismini rahmetle yâd etdirsin.
Âbâ ü ecdâdımız bizim için çok büyük önderdir. Onların isrinden yürürsek, Hakk yolunda yürüyeceğiz. Görmedin mi? Onlar Allah'a hakkıyla kulluk etdiler, abdiyyet yapdılar, Allah şarkı-garbı, şimâli-cenûbu onların emrine verdi. Sen nefsine kul oldun, Allah kâfiri senin başına hâkim kıldı. Koca İslâm diyarları, hepsi istiklâllerini kaybetdiler. Neden? Çünkü Allah'a secde etmeyen kula secde eder. Allah'a secde etmeyen karıya secde eder. Allah'a secde etmeyen paraya secde eder. Allah'a ibâdet etmeyen kendi nefsine ibâdet eder. 
Onun için "اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ ü'budû rabbeküm"Şeref abdiyyetdedir. Allah'a kul olan iki cihâna sultân olur. "اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ ü'budû rabbeküm/ Rabbinize ibâdet ediniz" Allah böyle söylüyor : "Bana ibâdet ediniz" buyuruyor. " رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ Rabbekümüllezî halakeküm". O Allah ki, sizi halk etdi. Neden? Görmüyor musun? Bir katre su parçasından. Eline bulaştığı vakit yıkıyorsun, iğreniyorsun değil mi? Hilkatin bu, niye mütekebbir olacaksın? Niye kibirleniyorsun? Niye hakkı kabûl etmiyorsun? Neden seni bir katre menîden halkeden Allah'a secde etmiyorsun? Burnun hep havalarda. Tevâzu' et, burnunu yere sürt. Bil ki O'ndan geldin yine O'na gideceksin. Bir katre menî oldun geldin, sonra türâb olacaksın. Hem de yakın bir zamanda, çok uzak değil!
Bundan elli sene evvel bu câmide ne ben vardım ne sen vardın. Yüz sene evvel bu dünyâdaki insanların hiç biri yokdu, başka insanlar vardı. Yüz sene sonra da yine böyle olacak. Bunu sen de görüyorsun. Hani ceddin, hani baban, hani deden, hani pâdişâhlar, hani kırallar, hani nebîler, hani peygamberler, hani mürseller, hani zâlimler, hani hâinler, nerelerde bunlar? Herşeylerini bırakdılar, bir kefene sarındılar, âlem-i fânîden ayaklarını çekdiler, âlem-i bâkîde karâr eylediler. Yerlerinden memnûnlar mı acabâ? Onlardan hiç bir haber alamıyoruz değil mi? Yaa! Yakın bir zamanda biz de onlara mülhak olacağız.
 "اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ ü'budû rabbeküm". Rabbine muhtâc olduğun kadar Rabbine ibâdet eyle! Gözünün nûrunu alırsa, vücûdunun bir tarafına inme indirirse, doktorların çâre bulamadığı bir illete seni mübtelâ kılarsa, ne yapacaksın? O, semâdan yağmur yerine ateş de yağdırır. O, unu kum, kumu un yapar. O, ölüden diri diriden ölü çıkartır. Açları doyuran O'dur. Yokdan vâr eden gene O'dur. Gene yok eden de O'dur. O, kudret-i külliye sâhibidir. O'na karşı âsî olan, akıllı mıdır? Soruyorum sana! Muhtâc olduğun kadar Rabbine ibâdet kılacaksın. Hangi anda O'na muhtâc değiliz?
Rabbine muhtâc olduğun kadar Rabbine ibâdet eyle. Hangi anda O'na muhtâc değiliz?
Vatanına, milletine, insâniyyete öyle çalışacaksın ki, insâniyyet ölmesin, senin milletin, senin devletin, senin dîninin sâlikleri kıyâmet gününe kadar dünyâda pâyidâr olsunlar, hür yaşasınlar, hür Allah desinler, hür olarak Allah'a secde etsinler.
Yarın ölecek gibi hazırlanacaksın çünkü o gelicinin ne vakit geleceği ma'lûm değildir. "Şu evi bitireyim, şu apartmanı bitireyim, çocuğu evlendireyim" dediğin zaman, bir de bakarsın ki o gelici ansızın kapıya gelmiş. O vakit, ölen ile rûhu kabzeden melek arasında şöyle bir konuşma olur. Der ki, "Ey melek! Ey Allah'ın Resûlü! Mâdem bana gelecekdin, niçin bana evvelden haber vermedin?". Melek der ki, "Ben sana çok haberler gönderdim, elçiler gönderdim fakat sende bunları anlayacak kafa, görecek göz yokdu. Anneni aldım, babanı aldım, dedeni aldım, haminneni aldım, konu komşunu aldım, sevdiklerini aldım, hasımlarını aldım. Bunları görmedin mi? İşte bunlar hep sana gönderdiğim habercilerdi. Saçına sakalına ak düşdü, saçın sakalın ağardı, bunlar da benim habercilerimdi. Miden hazmetmez oldu, gözün görmez oldu, vücûdun kuvvetden kesildi, sinirlerin gevşedi, hâlâ kötülük peşindesin. Benim geleceğimi hiç düşünmedin mi? İşte geldim sana".
Hem Hakk'a ibâdet, hem halka hizmet et.

Listeye geri dön