Hilâfet Kuruntusu

31 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Tasavvuf
Tarîkat-ı aliyyenin en mühim ve en hassas mes'elelerinden biri de hilâfet mes'elesidir. İşte bu ehemmiyet ve hassâsiyete binâen, hilâfet mes'elesinin bazı inceliklerine "Tarîkatde Hilâfet" başlıklı yazımızda biraz temâs etmişdik. Şimdi de hilâfet mes'elesinin başka bir tarafına bakalım :

Sâlikler için en büyük tehlikelerden biri de hilâfet arzusu ve baş olma sevdâsıdır. Tarîkat-ı aliyyenin maksadına ve sôfiyyenin düstûrlarına taban tabana zıd olan bu hâl, maalesef çok kimsede görülmekdedir. Bunun başda gelen sebebi, sâlikin kalbinden makâm sevgisini çıkartamamış olmasıdır. Diğer bir sebebi de kemâlin hilâfet ile olduğunun zannedilmesidir. Büyük mürşidlerimizden Kuşadalı İbrâhîm Halvetî Hazretleri bu vartaya düşenleri îkâz için "Babam ölse da mîrâs yesem deme!" buyurmuşlardır. Bu büyük mürşid, bu derde giriftâr olan bir bendesini şöyle îkâz etmişdir :
Böyle ta'bîr zuhûr etmediği, kişinin kemâli hilâfet ile olur zannınızdır. Hilâfet, fakîr gibi nâkısa dahî zuhûr ider, maksad o değildir. Noksân-ı fakîr, size hicâb olmaz. Râbıta, "Kuli'r-rûhu min emri rabbî"dir, kâmile mükemmiledir. İrfân ve hilâfet, zuhûrât ve fevâiddir, garaz ve maksûd ancak rızâdır. Kemâl rızâ iledir.
Kuşadalı Velî, diğer bir mektubunda da mes'elenin hikmetini şöyle beyân buyuruyor :
Bunca turuk-i şettâ erbâbından inkırâz zuhûru, hattâ nice fukarâ ile bil-müşâfehe görüşülüyor, hiçbir tecellî ile zevkyâb olmadıkları bi't-tecrübe ma'lûmunuz, bu misilli inkırâz zuhûrunun hikmeti, hilâfet kuruntusudur.
Kişi irfânını görmek gibi noksân olmaz
Dahî noksânını bilmek gibi irfân olmaz
Kişinin kemâli, kendisinin yokluğunun kemâlidir. Yok olanda kuruntu olmaz. "Sebbiti'l-'arşa sümme'n-kuş" ve "Allah'ın sana ihsân ettiği gibi sen de ihsân et" buyrulmuşdur. Allah te'âlânın ihsânı 'ademi me'a'l-vücûd kılmasıdır. Senin ihsânın kendini 'adem bilmek ve vücûdu Hakk bilmekdir. Varlık serteser Hakk'ındır.
Hazret'in sözlerini günümüz lisânına çevirerek açıklayalım :
Bunca tarîkat erbâbının yani bir tarîka girip dervîş olan bunca insanın, maksada ulaşamamalarının ve hattâ birçoğunun hiç bir tecellîye mazhar olamamalarının, bu yoldan manevi bir zevk alamamalarının sebebi, tecrübe ile de sâbitdir ki, hilâfet kuruntusudur. Kişinin kendisini beğenmesi, noksanlığının, kendisini noksân görmesi ise kemâlinin alâmetidir. Kişinin kemâlinin derecesi, yokluğunu idrâkinin derecesine bağlıdır. çünkü yok olan kişide kuruntu olmaz. Bu sebeble, "Önce temeli sâbitle sonra binâyı süsleyip nakışla" ve "Allah'ın sana ihsân ettiği gibi sen de ihsân et" denilmişdir. Allah'ın ihsânı, yoku var kılması, senin ihsânın ise kendini yok bilmek, varlığı Hakk bilmekdir. Çünkü Hakk'dan başka varlık yokdur.
Çeşm-i insâf gibi kâmile mîzân olmaz
Kişi noksânını bilmek gibi irfân olmaz
Listeye geri dön