31 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
Böyle ta'bîr zuhûr etmediği, kişinin kemâli hilâfet ile olur zannınızdır. Hilâfet, fakîr gibi nâkısa dahî zuhûr ider, maksad o değildir. Noksân-ı fakîr, size hicâb olmaz. Râbıta, "Kuli'r-rûhu min emri rabbî"dir, kâmile mükemmiledir. İrfân ve hilâfet, zuhûrât ve fevâiddir, garaz ve maksûd ancak rızâdır. Kemâl rızâ iledir.Kuşadalı Velî, diğer bir mektubunda da mes'elenin hikmetini şöyle beyân buyuruyor :
Bunca turuk-i şettâ erbâbından inkırâz zuhûru, hattâ nice fukarâ ile bil-müşâfehe görüşülüyor, hiçbir tecellî ile zevkyâb olmadıkları bi't-tecrübe ma'lûmunuz, bu misilli inkırâz zuhûrunun hikmeti, hilâfet kuruntusudur.
Kişinin kemâli, kendisinin yokluğunun kemâlidir. Yok olanda kuruntu olmaz. "Sebbiti'l-'arşa sümme'n-kuş" ve "Allah'ın sana ihsân ettiği gibi sen de ihsân et" buyrulmuşdur. Allah te'âlânın ihsânı 'ademi me'a'l-vücûd kılmasıdır. Senin ihsânın kendini 'adem bilmek ve vücûdu Hakk bilmekdir. Varlık serteser Hakk'ındır.Hazret'in sözlerini günümüz lisânına çevirerek açıklayalım :
Bunca tarîkat erbâbının yani bir tarîka girip dervîş olan bunca insanın, maksada ulaşamamalarının ve hattâ birçoğunun hiç bir tecellîye mazhar olamamalarının, bu yoldan manevi bir zevk alamamalarının sebebi, tecrübe ile de sâbitdir ki, hilâfet kuruntusudur. Kişinin kendisini beğenmesi, noksanlığının, kendisini noksân görmesi ise kemâlinin alâmetidir. Kişinin kemâlinin derecesi, yokluğunu idrâkinin derecesine bağlıdır. çünkü yok olan kişide kuruntu olmaz. Bu sebeble, "Önce temeli sâbitle sonra binâyı süsleyip nakışla" ve "Allah'ın sana ihsân ettiği gibi sen de ihsân et" denilmişdir. Allah'ın ihsânı, yoku var kılması, senin ihsânın ise kendini yok bilmek, varlığı Hakk bilmekdir. Çünkü Hakk'dan başka varlık yokdur.