Hırsdan ve Tamahdan Kurtulmanin Çâresi

23 Kasım 2021 tarihinde yayınlanmıştır.

Şeytan
Büyük mürşidlerimizden Şemseddîn Sıvâsî Hazretleri, nefs-i emmârenin kötü sıfatlarından olup insanın dünyâsını da âhiretini de perîşân eden hırs ve tama' illetlerinden kurtulmanın çâresini ve bunların zıddı olan kanâat sıfatına sâhib olmanın yolunu Mir'âtü'l-Ahlâk nâmındaki eserinde şöyle îzâh buyuruyorlar :

İkinci kapısı bâb-ı yesârın
Tama'la hırs durur anla hasârın

Mukâbildir kanâ'at bâbına ol
Biri birine zıddır bu iki yol

Gönülde hâsıl olsa hubb-i dünyâ
Kanâ'at kalkar ondan ey dilârâ

Açar tedrîc ile hırsın kapısın
Diler vîrân ede takvâ yapısın

Tamâm açsa bu hırsın kapısın ol
Açılır kûy-ı küfre bir büyük yol

Girer ondan tamâmet cünd-i şeytân
Çoğalıp gün-be-gün ensâr u a'vân

Tedârik etmese ger buna sâlik
Göriser ol kapıdan çok mehâlik

Bunun tedbîri budur dinle benden
Bu şûmluk yine senden oldu senden

Ki dünyâ sevgisi ol pür-nifâkı
Gönül hısnına saldın ittifâkı

Hisârda olduğunca ol münâfık
Alacadır sana olmaz muvâfık

Çıkar sen evvelâ hısnından onu
Haber ermesin a'dâya nihânî

Kurup pes ba'dehu tevhîd yarağın
Ata onunla yakından ırağın

Kuvâyı cem' edersen harbe şeb rûz
Açılır sana Hakk'dan fâl-i fîrûz

Ki ya'nî feth olur bâb-ı kanâ'at
Erer ondan 'inâyet hem hidâyet

Za'îf okundu çünki cünd-i şeytân
Sınar a'vân u ensârı pes ol ân

Kapanır ol zamân hırsın kapısı
Yıkılır cümle şeytânî yapısı
Budur dîn ehlinin dâim cihâdı
Silâhın çözmez eyler ictihâdı

Cihâd-ı ekberidir mü'minînin
Budur hem harb u darbı ehl-i dînin

Ki cümle ehl-i dünyâ olsa kâfir
Sen olsan bu sıfatdan pâk ü tâhir

Zarar vermez sana küfrü cihânın
Düriş pâk eylegil beytü'l-emânın

Kamu ger mü'min olsa ehl-i dünyâ
Velî sadrında konsa hırs-ı ednâ

Müfîd olmaz sana îmân-ı' âlem
Budur söz hâsılı vallâhu a'lem

Sana farz anla dâim bu cihâdı
Buna bağla silâhı ko 'inâdı

Gel imdi bu gazâya et şürû'u
Sen aslı et diğer etsin fürû'u

İşit ol melce'-i dîvâr-ı ümmet
Muhammed Mustafâ mi'mâr-ı millet

Bu remze eyleyüp bunda işâret
Buyurdu bu sözü fehm et dirâyet

Resûl-i Ekrem Efendimiz bir gazâ dönüşünde , "Küçük cihâdı bitirdik, büyük cihâda dönüyoruz" buyurmuşlardır.

Gel imdi bu gazâya kıl 'azîmet
Bulam dersen cinân içre ganîmet

Kanâ'atden çeri çek hırs eline
Salâ et âhirûn u evvelîne

'Azîmet kûsunu çal her seher şâm
Bir olsun bu gazâda subh u ahşam

Kuşan himmet kuşağın bele muhkem
Karınca gibi cüst ol olmagıl kem

Kemer kıl tîğ-i tevhîdi miyâna
Sinân-ı sa’yi pek tut merdümâna

Yedinden gitmesin hîç kavs-i ihlâs
Tutun "lâ havle"den hem harbe-i hâs

'Azîz ismi dilinde hançer olsun
Hafîz ismi başında miğfer olsun

Çü vesvâs tîrine oldun nişâne
Sabır kalkanını tut rû-yı câne

Tevekkül cevşenin giy gâziyâne
Dilersen kim halel ermeye câne

Süvâr ol şevk atına hemçü merdân
Ki meydânda senindir top u çevgân

Dehânın kullesinden top-ı ahrâ
Atılsın hısn-ı a'dâya cehârâ

Hulûs ile edersen bu cihâdı
Yolun aça o demde Rabb-i Hâdî

"وَالَّذ۪ينَ جَاهَدُوا ف۪ينَا لَنَهْدِيَنَّهُمْ سُبُلَنَاۜ  vellezîne câhedû fînâ le nehdiyyennehüm sübülenâ"
Bizim uğrumuzda cihâd edenleri elbette kendi yollarımıza erişdireceğiz.
Sûre-i Ankebût, 69

Bozup avn-ı Hudâ tertîb-i hırsı
Seninçün sarh ola gel anla dersi

Çü yâr ola sana yârin sıfâtı
Cemîl ede be-külli seyyiâtı

"اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ"
"Ancak tövbe ve îmân edip sâlih ameller işleyenler başka, Allah bunların günahlarını sevâblara çevirir".
Sûre-i Furkân, 70

Düşer hırsın bu dem tâ'at-ı Hakk'a
Yorulmaz hîç eder tâ'at-ı Hakk'a

Gelir iblîsin islâma muhakkak
Olursun cümle kârında muvaffak

Tamâmet feth edüp iklîm-i küfrü
Esîr olur gulâtı sana cebrî

Vücûdunda yürür ahkâm-ı islâm
Olur ona kamu iclâl ü ı'zâm

Kelîsâlar bozulup mât ola Lât
Benü'l-a'yân ola kalmaya gulât

Bozula nakşı deyrin sûretü'n-nûr
Ola sûret yerinde onda mezbûr

Ola put-hâne iken beyt-i Rahmân
İmâd olup ona Hannân u Mennân

Çü tathîr eyledin kalbi sanemden
Henüz geldin vücûda bil 'ademden

Eğer sa'y ile ersen bu makâma
Mutâf olur vücûdun hâss u 'âmma

Ziyâretgâh olup ol dem cenâbın
Olur beytü'l-'atîk ni'me’l-meâbın

Bu bathâda mugaylânın olup gül
Zâğın bülbül ola sen merci'ü'l-gül

Cenâb-ı Hakk'ın وَاِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَ مَثَابَةً لِلنَّاسِ وَاَمْنًاۜ” âyetiyle işâret etdiği gibi,

Çü beytullâh olursun yemegil gam
Me'ârifden aka kalbinde Zemzem

Makâm u rükn olup sırrında peydâ
Safâ ve Merve hep sende hüveydâ

Bulursan ger bu hâl ile revâcı
Seni tavf etmeyen olmaya hâcı

Nihâyet yok çü bu beytü'l-harâma
'Azîmet eyle tilkâ-yı merâma
İLÂC-I HIRS

Çü icmâlen dedim hırsın 'ilâcın
Me'ârifden sana sundum ma'âcin

Dilersen şimdi kılam darb-ı emsâl
Ki emsâl ile mekşûf olur ahvâl

Tefekkür kıl bu dem atamız Âdem
Kerâmetlerle olmuşken mükerrem

Ki ya'nî oldu mescûd-ı melâik
Götürdüler onu fevka'l-erâik

Geyirmişlerdi ona hulle kat kat
Dahi tâc-ı sa'âdet zî-kerâmet

Ona olmuş iken ta'lîm-i esmâ
Verilmişken dahi kadh-ı mu'allâ

Ol iken milk-i cennetde ser-efrâz
Yürürken 'izzet ile şöyle pür-nâz

Müsellemken ona hep 'ıyş u nûşu
Sebeb n'oldu düşür başına hûşu

Soyulup tâc u hulle kaldı 'uryân
Varakla perdelendi onda giryân

Mu'azzezken muhân oldu o server
Kerâmet hil'ati hep oldu ebter

Çü hırs ile çıkıpdı tâ'atinden
Sürüldü zecr ile ol cennetinden

İki habbeye satdı ol sarâyı
Nedâmetle onunçün etti vâyı

Çü hırs oldu sebeb bu ibtilâya
Bırak hırsı ve düşme bu belâya

Bu hırs dâhilleri etmişken ihrâc
Bulur mu hırs ile hâricler îlâc

İşitdin n'eyledi Kârûn'a hırsı
Hasefnâ âyetinden anla dersi

Dahi Bel'âm'a n'itdi mekr-i dünyâ
Onu bir kelbe teşbîh etdi Mevlâ

Çü meyli sifle oldu düşdü süflâ
Budur Kur`ân içinde anla fehvâ

Dahi gör Sa'lebe ashâb içinde
Nice çıkdı ulü'l-elbâb içinde

Çü hırsı sevk edipdi işbu işe
İşitdin kim neler irgürdü başa

Nifâk ile şehâdet etdi Kur`ân
Zihî hüsrân zihî hırmân u hizlân

Bu hırs ile bular hep oldu mehcûr
Bu sevdâyı gönülden eylegil dûr
MÜNÂCÂT

Hudâyâ hırsımı tarh eyle benden
Gider levsini onun cân u tenden

Kanâ'at âbıyla yunmasa ruhsâr
Yüzüm yok onun ilâ Rabb-i Settâr

Miyânımdan çözüp zünnâr-ı hırsı
Kanâ'atden kuşanam şedd-i hâsı

Uyandır hab-ı gafletden bu cânı
Reh-i merzâta sürem kârbânı

Serüp ma'bedde mihnet bûriyâsın
Düşürem râhatın ondan kabâsın

Nice bir hâb-ı hurda ibtilâlar
Nice bir gaflet ile bu belâlar

Beni rıkk-ı bedenden eyle âzâd
Kılup hürriyet-i rûh ile dil-şâd

Demidir Şemsiyâ bu çeşm-i pür-hâb
Mahâfet çeşmesinden ola pür-âb

Cenâba aç bu dest-i ihtiyâcı
Ki yokluk söyletir elbette acı

Dilimden çöz Hudâyâ bu 'ıkâlı
Ki tâ arz eyleyem ben hasb-i hâli

Ne gam gelsem bu dem meksûf u ma'yûb
Kapundur melce'-i her 'abd-i mekrûb

Kınâ-ı haşyetinle perdelendir
Sehâb-ı lutfun ile gölgelendir

Elim kaldırmayam gayrı kapuya
Gözüm aldırmayam özge tapuya

Nice gelmez kapuna müflis ü aç
Ki dünyâ şehleri hep sana muhtâc

Münâcâtında lezzet ver bu câna
Dilerem girmeye gayrı miyâna

Dilimde Rabbi yâ Rabb virdim olsun
Gönülde hubb-ı zâtı derdim olsun

Kapun kandaysa mescûdum onu kıl
Tapun kandaysa ma'bûdum onu kıl

Hulûs ile çü yüz tutdum Cenâb'a
Beni gönderme yâ Rab özge bâba

Zemâimden derûnum eylegil pâk
Edem râh-ı tevâzû'da yüzüm hâk

Gönül mir`âtını jeng-i sivâdan
Mücellâ kıl muhallâ et safâdan

Za'îfem kuvvetin birle kavî kıl
Çü düşdüm bâba yâ Rab müstevî kıl

Hakîrem 'izzetin birle 'azîz et
Bu hulk-ı câna tâ'atin lezîz et

Çü âhizsin beni sen nâsıyemden
Rızâ bâbına çek râh-ı sitemden

Çü pîr oldum civân et 'aşkın ile
Yorulmayam bu yolda şevkin ile

'Alîlem iltifâtınla selîm et
Çü mu'tâdem bana lutfun delîm et
Listeye geri dön