12 Şubat 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Halk arasındaki "Hû çekmek" tabiri, dervîşlerin İsm-i Hû zikrini ifâde eder. İsm-i Hû zikri, ehlullahın çokça rağbet etdikleri bir zikirdir ki bunun hikmetlerinden birini, "İsm-i Hû Zikrindeki Sır" başlıklı yazımızda beyân etmişdik. Ne var ki bazıları, İsm-i Hû'nun esmâ-yı ilâhîden olmadığını iddiâ ederler ve Hû çeken dervîşlere tarizde bulunarak, "Böyle şey olmaz, hû bir isim değildir, zamirdir, hû hû demek, o o demekdir" filan derler ve ehl-i zikri tahkîr ederler.
Ehlullah hazerâtı ve onların yolundan gidenler ise, "Hû"yu ism-i zât olarak kabûl ederler ve Allah lafzına denk tutarlar. Delîllerini de Kur`ân'dan getirirler, meselâ "اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ Allahu lâ ilâhe illâ hû" ya da "قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ kul hüvallahu ehad" gibi âyetleri gösterirler ve Cenâb-ı Hakk'ın Kur`ân'da vaz' ve tayîn eylediği bir şeyi reddetmek eğer küfür değilse, çok büyük bir cehâletdir, pek büyük bir gafletdir derler.
Ehlullaha göre lafzatullahın son harfi olan "he" harfi de, İsm-i Hû'ya işâret etmekdedir. Hattâ buna binâen, nefes alıp verirken gayr-i ihtiyârî çıkardığımız "he", "hu" gibi sesler de bir nevi zikir olarak kabûl edilmişdir. Bu demekdir ki, her canlı her nefesde ister istemez Allah'ı zikreder. Zâten kâinâtda Allah'ı zikretmeyen hiç bir şey yokdur ki Cenâb-ı Hakk, "وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪ وَلٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْب۪يحَهُمْۜ ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi hamdihî velâkin lâ tefkahûne tesbîhahahüm" buyurmuşdur. Yani "Hiç bir şey yokdur ki Allah'ı tesbîh etmesin, lâkin siz onların tesbîhini anlayamazsınız" buyrulmuşdur. Dikkat ederseniz, bu âyet-i kerîmede hiç lafzatullah yokdur, onun yerine üç defa "he" zamîri geçer. Bu da yine İsm-i Hû'ya işâretdir.
Şâh-ı Evliyâ Hazret İmâm-ı Aliyye'l-Mürtezâ radıyallahu anh ve kerremallahu vecheh Efendimiz, çok defa "Yâ Hû Yâ Men Hû Lâ İlâhe İllâ Hû" diye zikrederlermiş. Kendisine niçin böyle zikretdiğini sorduklarında, "Hû" ism-i azamdır buyurmuşlardır. Onun vârisleri olan büyük velîler de hep bu zikre devâm etmişlerdir. Çünkü bu zikir, zât tecellîsine mazhar olanların zikridir. Sâlikler de onlar gibi olmak yani o mertebeye ermek istediklerinden, onları taklîden bu isimle zikrederler. Umulur ki bu taklîd, bir gün tahkîke döner.