NUTK-İ ŞERÎF
Hudâ her şeyi halk edüp komuş yerli yerince
Ederler cümlesi ana 'ibâdet rütbesince
'Abes bir nesne yokdur kim ola bî-fâide hâşâ
Büyük küçük duruşur hizmetine cüssesince
Hemân bir sen misin kulluk eden ey ibn-i âdem
Hudâ'ya cümle mevcûdât eder tesbîh dilince
Beher nev'in cihânda var durur bir hizmeti kim
Anı bir nev'-i âhâr göremez teklîf olunca
Dahi bunlarda vardır çok menâfi' çok mesâlih
Sana ma'lûm olısar sıdk ile idrâk edince
Deve at har dahi sâirleri yük götürürler
Koyun keçi inek süt veriserler sağılınca
Dolaşup dâğ u bâğı bal arısı emr-i Hakk'la
Alır dürlü çiçekden balı sen yersin doyunca
Köpek avlar dahi bekler dolanır gece gündüz
Kedi fâre tutar dahi mazarratı bulunca
Dahi fâre yılanı yer bulup vakt-i şitâda
Yılan da fâreyi tutup yutusar yaz olunca
Yılanın yarası olursa vay ana ki zîrâ
Biriküp 'âkıbet ihlâk eder anı karınca
Nazar kıl Hakk Te'âlâ'nın kemâl-i kudretine
Ki filden intikâm alır o asgar bili ince
Dahi çok nef'i koymaz devşirir yerden hubûbu
Kapup etmek ufacıklarını alır görünce
Eğer kim olmasa fâre yılan dünyâyı zabt eyler
Ve fâre zabt eder dünyâyı yılan olmayınca
Donuzlan böceğin de var menâfi'i türlü türlü
Biri bu kim tutup yer 'akrebi tâ tükenince
Kıyâs et bunlara var on sekiz bin türlü halkı
Nef'siz nesne yok filden karıncaya varınca
Bi külli ferd-i mahlûkât melek hem cin cemâdât
Çalışup hizmet ederler kamu hâlli hâlince
Havâda dahi yerde suda taş ağaçda Mevlâ
Yaratmış türlü hayvânât semâvâta varınca
N'ola şu şöyle olsaydı diyecek yer komamış
Bilirsin anı Kuddûsî tefekkür eyleyince
Ahmed Kuddûsî
Kuddise Sırruh