10 Ocak 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
NUTK-İ ŞERİF
Hudâ'yı zikreder her ne vâr ise kuru ile yâş
Zulâl-i Kevser-i aşk-ı Hakk ile dâim ol ayyâş
Âlemde ne varsa hepsi Hakk'ı zikreder, aşk-ı ilâhî şerbetini içenler de dâimâ Hakk'ın zikriyle sermestdir.
Velî kûy-i dilârâya delîl u rehnümâ lâzım
Tutup dâmânını vâsılların ol sıdk ile yoldâş
Allah'a giden yolda bir rehber şartdır. O rehbet Hakk'a vâsıl olan bir veliyullah, yani kâmil bir mürşid olmalıdır. Böyle bir zâta yoldaş olan kişi Hakk'a vuslat edebilir ancak.
Hüviyyet bahri eşyâ mevcesinden gösterir sûret
Bilinir hikmet-i sun'u kemâl-i nakş ile nakkâş
Hakk'ın tecelliyâtı eşyâdan zâhir olur, nasıl ki bir ressamın san'atındaki ustalığı yaptığı resmin güzelliğinden belli oluyorsa Allah'ın kudreti de yarattığı şeylerden bellidir.
Teferrüd eylemekse maksadın envâr-ı vahdetle
Tecerrüd et hicâb-ı mâsivâdan eyleyüp vahhâş
Vahdet mertebesine ermek isteyen, mâsivâyı terketmeli yani Hakk'dan başka ne varsa hepsinden yüz çevirmelidir.
Eriş hakka’l-yakînde nûr-i bî-reng-i musaffâya
O merkezde olur sâkî se'âdet nûrunu reşşâş
Mâsivâdan yüz çeviren gide gide öyle bir sâfiyete erer ki hakka'l-yakîn mertebesine erişir. O mertebeye gelen kişi Hakk'ın nûruyla münevver olur.
Bu yolda Sâmiyâ varlık hicâbı şirk-i ma'nâdır
Bulanlar buldular terk eyleyüp bin cân ile bin bâş
Hakk'a vuslat yolunda en büyük perde kişinin kendi varlığıdır. Varlığından geçenler, Hakk'da fânî olanlar, ebedî hayâtı bulur.
Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî