Hüseyin Siret Bey ve Meşhûr Na'tı

6 Mart 2015 tarihinde yayınlanmıştır.

Na't-ı Resul
Bir bahar günü mürşidi Fahreddin Efendi Hazretleri ile beraber çıktığı bir ada gezintisinde söz edebiyat ve şiire gelir. Fahreddin Efendi Hazretleri, Sîret Bey'e der ki;

"Sîret Bey, hoş, iyi şâirsiniz ama neden Peygamber Efendimize'e dâir bir şiiriniz yok?" 


Sîret Bey cevâben; 


"Efendim, malumunuz biz realist bir edebî mektebin içinden geliyoruz, ancak gördüğümüzü yazarız. Görmedim ki ne yazayım?.." deyince Fahreddin Efendi Hazretleri mütebessim; 


"Öyleyse gör o zaman" buyururlar.


Ertesi gün sabahın erken saatinde soluğu Fahreddin Efendi Hazretlerinin devlethânesinde alan Sîret Bey, kapıyı açan Fahreddin Efendi'ye elindeki kağıdı uzatır; 


"İşte şeyhim, gördüm ve yazdım" der.


Kağıtta aşağıdaki na't-ı şerîf vardır.


Ey mihr-i "lâ yezâl"in mehtâb-ı müstenîri
Envâr-ı Kibriyâ'ya sensin yegâne mazhar

Zâtınla zât-ı akdes olmuşdu zarf u mazrûf
Dillerde ism-i pâkin Allah ile berâber

Sensin nebiyy-i ümmî ârif kemâl-i Hakk'ı
Ârif kemal-i zâtın yalnız Hudâ-yı enver

Mir'ât-ı Hakk-nümâsın tevhîd ile mücellâ
Kim anda hüsn-i mutlak nûruyla cilve eyler

Uşşâk-ı zârı varken bî-had o Kibriyâ'nın
Mâşûk-ı münferidsin Mevlâ'ya ey Peygamber

Asr-ı seâdetinde gelmek nasîb olaydı
Görmüş olurdu billah Allah'ı görmeyenler

Hüsnün yanında mehtâb sönmüş çerâğa benzer
Leylâ misâli hûbân pâyinde zıll-i kemter

Ey yâr-ı kâinâta şâmil füyûz-i sevdâ
Aşkınla müncelîdir bizzât ilâh-ı ekber

Bin yıl çalışsa âbid ma'bûduna erişmez
Vuslat-serâ-yı Hakk'a aşkın yegâne rehber

Encümle mâh gökde bir levha-i muallâ
Kim "haccetü'l veda"ı ihtâr ederdi manzar

Nâm-ı bülendin ey yâr menkûş-ı arş-ı izzet
Âyât-ı zü'l-celâlin çepçevre hâle-küster

Münkirlerin yüzünde nâr-ı cahîm alev-rîz
Vechinde mü'minînin tâbende nûr-i akmer

Vahdet-gehimde her şeb sensin enîs-i rûhum
Tenhâ seninle kalmak bir zevk-i vuslat-âver

Mi'râcım oldu cânân rüyâda iltifâtın
Lutfet cemâl-i pâkin bîdâr iken de göster

Olsam gubâr-i pâyin Mevlâ'ya yol bulurdum
Derdim habîbinin ben pâmâliyim serâser

Maşûk-ı bî-rakîbin müştâkıyım ki ben de
Pây-i seâdetinden vardır mübârek izler

Ben hâkisar-ı aşkı dûr etme devletinden
Senden budur ilâhî maksûd-i abd-i ahkar

Boynum bükük yüzümde ağlardı seyyiâtım
Takbîl ederdi pâyin gözyaşlarım mükerrer

Mahbûb-i müctebâsın sultân-ı enbiyâsın
Uşşâka reh-nümâsın sen ey şefî'-i mahşer

Sîret ne söyleyim ben meddâhı Kibriyâ'dır
Tavsîfe muktedir mi mehtâbı kirm-i ahter

NAĞME-İ AŞK

Muzaffer Efendi · Ey Mihr-i Lâ-yezâlin Mehtâb-ı Müstenîri - Saba ilahi
Muzaffer Efendi · Ey Mihr-i Lâ Yezâl'in Mehtâb-ı Müstenîri - Kaside - Kemal Baba
Listeye geri dön