İbrâhîm Peygamber'in İki Yüz Mecûsîyi Günlerce Yedirip İçirip Misâfir Etmesi

İbrâhim Peygamber, bir seferinde, iki yüz mecûsîyi misâfir etdi. İbrâhîm aleyhisselâm gâyet cömert ve zengindi. O kadar zengin ve cömertdi ki bir seferinde bin koyun kurbân etti, beş yüz deve kurbân etti, beş yüz sığır kurbân etti. "Yâ İbrâhîm, Allah yoluna ne kadar çok malını sarfediyorsun", dediler, "Allah bir erkek evlâd verse onu da kurbân ederim" dedi. İşte onun için İsmâil Peygamber gelince onu kurbân etmekle emrolundu. O iki yüz mecûsî, İbrâhîm Peygamber'den yediler, içdiler, on beş yirmi gün kadar gâyet güzel ağırlandılar ve İbrâhîm Nebî'den gâyet güzel bir misâfirperverlik gördüler. On beş yirmi gün sonra, İbrâhîm Peygamber'e dediler ki, "Biz gideceğiz ama bize o kadar çok ikrâm ettin ki biz mahcûb olduk yâ İbrâhîm. Yani bize o kadar çok ikrâm ettin ki bizi mahcûb ettin. Bunun karşılığında biz ne yapalım da bunu sana ödeyelim". İbrâhîm Peygamber buyurdu ki, "Başınızı bir kere secdeye koyun, bir kere Allah'a secde edin, bu bana yeter, başkaca bir teşekküre hâcet yok" dedi. Mecûsîler düşündüler taşındılar, onların inancına göre Allah yokdur, dediler ki "Yâhu ne olacak, inanmıyoruz ama öyle görünelim, İbrâhîm'in hatırı kalmasın" ve secdeye kapandılar. Onlar secdeye kapanınca, İbrâhîm Peygamber dedi ki, "Yâ Rabbi, ben kulum, ben bu kadar yaptırabilirim, bu işin iç tarafı sana âiddir". Mecûsîler secdede ne gördülerse gördüler, secdeden kalkdılar, hepsi birden "Lâilaheillallah İbrâhîm Halîlullah" diyerek îmân ile müşerref oldular.