26 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük sôfîlerden Ebû Saîd Ebu'l-Hayr Hazretlerine sormuşlar, "Günah işleyen kul, kullukdan çıkar mı?" demişler. Hazret-i Şeyh buyurmuşlar ki :
Kul olduğu müddetçe çıkmaz. Babamız Âdem kul olduğundan işlediği günah onu Allah'dan uzaklaştırmadı. O'nun kulu ol da nereyi istersen orada ol. yeter ki O'nun kulu ol. İftikâr hâlindeki günah iftihâr edilen tâatdan daha iyidir. Âdem iftikâr, İblîs ise iftihâr hâlindeydi. Günahkarlar olmasaydı Allah'ın rahmeti zıyân olurdu.
Pek çok kimsenin bilmediği yâhud anlamadığı bir meseledir bu. Günâh işleyen kişi, Hakk'a rücû ederse, bir taşla iki kuş vurmuş olur. Hem günâhından kurtulur, hem nefsini hakîr kılmış olur. Yani günah onu Allah'dan uzaklaştırmaz, bilakis Allah'a yaklaştırır. Buna mukâbil ibâdet ve tâat eden bir kimse, zühdüne mağrûr olursa, yani ameline güvenip ucub getirirse, Allah'dan uzaklaşır. Çünkü ucub, Şeytan'ın sıfatıdır. İbâdet ve tâatını beğenmek, zühd ü takvâ ile iftihâr etmek, benlikdendir. Allah böylelerini sevmez, Şeytan'ı tard etdiği gibi tard eder rahmetinden. Zühd-i bârid sâhibleri bunu bilmezler, ibâdet ederek cennete gireceklerini zannederler. Halbuki günâhına tövbe eden, aczini itirâf eden kuluna afv u mağfiretiyle muâmele eder, böyle kulları sever Allah. Nitekim Kur`ân-ı Kerîm'inde ilân etmişdir : "اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ التَّوَّاب۪ينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّر۪ينَ". İftikâr meselesi, bu kadar mühimdir işte.