25 Temmuz 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Aynülkudât Hemedânî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Sakın hâ ilmine mağrûr olma! Bu yolda sana rehberlik edecek bir mürşid olmadan seyr u sülûk ile meşgûl olma! Yoksa farkına varmadan sapıtırsın. Bu durumda senin misâlin, sanatında ustalaşmış bir sanatkârın, nazarî ilimlerle meşgûl olup, onları kendi başına tahsîl etmeye çalışarak nazarî ilimlerle meşgûl olanlara bağlanmayı gurûruna yedirememesi gibi olur. Onun bu şekilde hareket etmesinin sebebi, sanatındaki ustalığından kaynaklanan kendini beğenmişlikdir.
İlim ehline gâlib gelen dalâletlerden biri de şudur. Onlar, bu yolun tehlikelerini bilen ve her adımda kendilerine rehberlik edecek bir ârifden müstağni olduklarını zannederler. Nitekim marifet ehline tâbi olmayı zillet olarak kabûl eden ve bu kabûllerinden neşet eden kendini beğenmişliklerinden dolayı necât bulamayan âlimlerin ve nazariyatçıların sayısı az değildir. Zîrâ tahsîl ettiği ilimde kemâle erişen bir âlimin, o ilmi bilmeyen birisini kendisinden üstün görmesi çok uzak bir ihtimaldir. Böyle bir âlimin kendisini üstün görmesi, bütün kemâlâtın kendi bildiği ilimde olduğunu zannetmesinden neşet eden bir zann-ı fâsidden ileri gelir.
Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'a sâdıkane ve hâlisâne yemîn olsun ki, bir âlim, bir şeyhe tâbi olur da, akrânı olan câhil kimselerle kendisi arasında o şeyhe muhtâçlık bakımından bir fark olduğunu düşünürse, vaktini boşa harcıyor demekdir. Bu manâları ancak tecrübe edip bu konuda ehil oldukdan sonra anlayabilirsin. Tecrübe etmeden bu mânâlara ulaşacağını zannediyorsan Şeytan'ın maskarası olursun. Bu gibi kişiler hakkında şöyle denilmişdir :
Şâyet cûd-i ezelî gönlümü alıp büyük şeyhlerden birisinin hizmetine beni muvaffak kılmasaydı, ilim yoluyla elde edeceğim şeylerle, bâtınımda rüsûh bulan dalâletlerden kurtulmam mümkün olmazdı. Allah ondan râzı olsun, Azîz Şeyh Ahmed Gazâlî'nin, hizmetinde bulunmasaydım, onun kapısına yapışmasaydım, gece gündüz devamlı olarak kalbde biriken kötü sıfatlar necâtıma mâni olacakdı. Bu durum ilmin ve aklın dar geçitlerinde mahbûs kalan pek çok kişi için de böyledir. Çünkü bu gibi kimselerin havsalaları, bırakınız gavâmız-ı hafiyyeyi, açık hakîkatlerin dahi mâverâsını tasdîk etmeye yetmiyor. Sayamayacağım kadar çok ve hak etmediğim nimetleri bana yağdıran Allahu Teâlâ'ya şükürler olsun. Bu nimetlerin tamamlanması husûsunda da O'na itimad ediyor ve O'na tevekkül ediyorum.