İmâm Birgivî'nin Kitapları Kalmadı Diye Şükredilir mi?

25 Şubat 2015 tarihinde yayınlanmıştır.

İlim
Prof.Dr. Ahmet Turan Arslan Hoca anlatıyor :

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde Arap Dili ve Edebiyatı asistanı olarak İmam Birgivî'nin eserleri üzerinde çalışmak istediğimi söylediğim zaman (1978) bazı hocalar istihfaf ederek "Üç sayfa Hadîs Usûlü, beş sayfa Avâmil’i var, ne bulacaksın ki ne yazasın?" demişlerdi. Ancak bu fikrimi, bilerek konuşan müeddeb insan rahmetlik Prof. Dr. Nihad M. Çetin hocaya açtığım zaman, büyük bir memnûniyetle "Çok güzel olur. "İmam Birgivî ve Arapça Tedrisâtındaki Yeri" dersin demişdi. Ben de bir vefâkârlık olsun diye hocanın ağzından çıktığı gibi yazıp dilekçemi sunmuşdum ve o şekilde Yönetim Kurulunda kabûl edilmişdi. Tezi kararlaştırdıkdan sonra İmam Birgivî’nin eserlerini almak üzere, rahmet olsun canına, Bâyezîd Câmii yanında Sahaflar Çarşısı’nda dükkânı bulunan Muzaffer Ozak Hoca Efendiye gitmiştim. Bir şahıs sırtını ovalıyordu, bir yaşlı zât da yanındaki iskemlede oturuyordu. Muzaffer Efendi’ye hitâben, "Efendim, İmâm Birgivî’nin kitaplarını almak istiyorum" dedim.

Muzaffer Efendi, nüktedân bir zât idi. Tanıyanların hatırlayacağı üzere, o müşekkel vücûduyla arkasına yaslanarak, sanki İmam Birgivî'yi sevmediğini ifâde eden bir edâ ile  "Kalmadı elhamdülillah" dedi. Ben de tabii ne diyeyim, "peki öyleyse" dedim. Raflara, diğer kitaplara doğru bakıyordum ki bana dönüp şöyle dedi : 


"Ben böyle dedim diye İmam Birgivî'yi sevmediğimi zannettin değil mi?"


"Estağfirullah Efendim, öyle takdîr buyurdunuz, öyle söylediniz” deyince dedi ki :


"Neye hamd ediyorum, biliyor musun? Bundan yirmi sene evvel bu raflar çakılı kitap doluydu, yerlere yığıyordum, dışarı koyuyordum, alan yokdu. Şimdi sizin gibi gençler çoğaldı da, aldılar, kalmadı. Onun için hamd ediyorum"

Yanında oturan kısa ve kır sakallı, sonradan kendisinin Diyânet İşleri Başkanlarından İbrâhim Elmalı olduğunu öğrendiğim zât da bana dedi ki : 


"Evlâdım ne yapacaksın İmam Birgivî’nin kitaplarını?" 


Ben de Birgivî’nin kitaplarını ne maksadla almak istediğimi anlatınca demişdi ki :


"Elmalılı Hamdi Efendi benim hemşehrim ve medresede hocamdı. Derdi ki; 'Bir kimse Birgivî’nin İzhar kitabını anlayarak okursa nahiv olarak ona yeter. Sarfdan da Şerhu’l- Mufassal’ı okursa yeter. Başka kitaplara ihtiyaç duymaz.’ İşte geçen asırda en güçlü bir Tefsir kitabını yazmış olan ve Arapça’yı Türkiye’de öğrendiğini övünerek ifade eden kudretli bir ilim adamının İzhâru’l-esrâr kitabı hakkındaki şehâdeti böyledir. Elmalılı Hamdi Efendi böyle söyledikten sonra, sarfa-nahve ihtiyaç var mı, yok mu veya ne ölçüde var? Varın siz kıyas edin...


www.muzafferozak.com
Listeye geri dön