16 Ekim 2016 tarihinde yayınlanmıştır.
 |
İmâm Hüseyn ve ashâbını susuz bırakmak için Fırat önünde mevzilnen zâlimler |
Ehlince ma'lûmdur ki, Kerbelâ'da İmâm Hüseyn ve ashâbına o zulmü revâ görenlerin hepsi bir belâya uğrayıp kısa zamanda makhûr u perîşan olmuşlardır...Kimisi delirmiş, kimisi onulmaz bir hastalığa yakalanmış, kimisi yanarak kimisi düşerek, kimisi kılıca gelerek geberip gitmişlerdir...Bunlardan birinin hikâyesi pek ibretlikdir...Şöyle ki....
İmâm Hüseyn Efendimiz Kerbelâ'da sudan mahrûm bırakıldığında bir ara susuzluğu son dereceyi bulunca, çadırlardan ayrılıp su içmek için Fırat'a doğru yönelmiş. Onun bu hareketini farkeden biri, muhasara yapan bedbahtlara seslenerek "Yazıklar olsun sizlere! Suya erişmesine mâni' olsanıza!" diyerek atını sürmüş. Diğerleri de onu takîb ederek Hazret-i İmâm ile Fırat nehir arasına gerilmişler...Hazret-i Hüseyn raaıyallahu anh Efendimiz o susuzlukla Cenâb-ı Hakk'a ilticâ ederek o adama şöyle bedduâ etmiş :
"Allahım! Sen de onu susuz bırak!"
Çok geçmeden, Allah o adamı susuzluk hastalığına uğratmış. O adamı gören sözüne güvenilir bir zât demiş ki :
O adamı gördüm. Yanında soğuk hoşaf ve testi ile hem süt hem de su bulunuyordu...Adam ikide bir, "Yazıklar olsun size! Bana su içirsenize! Susuzluk beni öldürüyor!" diyor ve kendisine su kabı veya süt testisi veriliyor, bir onu bir öbürünü içiyor, biraz sonra yine "Yazıklar olsun size! Bana su içirsenize! Susuzlukdan ölüyorum!" diyordu. Çok geçmeden adamın karnı devenin karnının patlayıp yarıldığı gibi patladı ve adam da böylece geberdi gitti...
Ehl-i mahşer dest-i Hayder'den içerken Kevser'i
Sen susuzlukla Şehîd-i Kerbelâ'sın yâ Huseyn