İmâm-ı Ali'nin Kâtiline Süt İkrâm Etmesi

9 Eylül 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Kerem

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

İbn Mülcem denilen hâin, Esedullah'a kasd etdi. Vaktiyle adamıydı O'nun, Hazret-i Ali'ye hizmet ederdi İbn Mülcem. Onun için ekmek verdiğin, iyilik etdiğin kimse leîmse eğer, kötüyse, ondan kork. Yapdığın iyiliğe karşılık kötülük yapabilir. Sen ondan iyilik bekleme, sen bir iyilik yap at denize, balık bilmezse Hâlık bilir. Unutma bunu. Fenâlar da belâsını bulur. İyiler de mertebelerine ererler. Hiç üzülme. Zamanla. Zamanla koruk helva oluyor, dut yaprağı da ipek oluyor. Onun için sabır lâzım biraz, Allah hemen acele etmez öyle. İmhâl eder, ihmâl etmez. Hiç kimsenin yapdığı yanında kâr kalmaz, onu haber vereyim, hiç bir ferdin! Kimseyi Allah unutmaz.

"Benim katlim senin elindendir" yani "Sen beni Allah'a vuslat etdireceksin" dedi ona. O dedi ki, "Yâ İmâm, beni öldür, katlet. Ben böyle bir şeye nasıl cesâret ederim. Beni katlet". "Yok" dedi, "Fiil icrâ edilmeyince, ahkâm tatbîk olunmaz. Yoksa zâlim oluruz" dedi. "Sen o fiili yap ki sana o ahkâmı tatbîk edeler. Ve illâ zâlim oluruz" dedi. Yapmadan yapacak diye adam öldürülür mü? Herkes için aynı şey olabilir. Herkes aynı fiili yapmak kudretine mâlikdir. Ve netekim de işte, uzatmayalım tarihî vukûâtı, o adam, hazret-i Ali'yi vurdu. İmâm-ı Ali sabah namazına câmiye gelirken vurdu. Yâhud namazda vurdu İmâm-ı Ali'yi. İki rivâyet var. Bir rivâyete göre, gelirken önüne kazlar çıkmış, Cenâb-ı İmâm'ın eteklerine sarılmışlar, mescide gelirken. 

Kaz hayvanı çok zekî bir hayvandır. Hayvanlarda bazı hâssalar vardır, insanlar haberdâr olmaz, hayvanlar daha evvel haberdâr olurlar, li hikmetillahi teâla. Görene, köre ne! Zelzele olacağı vakit hayvanlar daha evvel duyarlar. Çok acâibdir. Hep bilirsiniz.

Namazda İmâm-ı Ali'yi vurdu, kılıçla, zehirli kılıçla vurdu hâin. Hazret-i İmâm'ı aldılar, huzûr-i Rabbü'l-âlemîn'deyken. Zâten İmâm-ı Ali kerremallahu vecheh namaza duracağı vakit bazen yüzü bembeyaz olur, bazen sararır, bazen kızarırdı. Sormuşlar bunun illetini. Demiş ki, "Huzûrullaha çıkıyoruz, elbet öyle olması lâzım" demiş. Sonra aldılar mihrâbdan, onu çağırtdı İmâm-ı Ali. Halkın huzûrunda dedi ki, "Sen niye bana bunu lâyık gördün, bana vurdun kılıçla? Senin nâmûsuna mı ilişdim ben? Malını mı aldım? Sana zulum mü etdim?". "Hâşâ hâşâ hâşâ hâşâ!". "Peki niye yapdın böyle bunu?". "El-hükmü lillah, hüküm Allah'ındır" dedi. Çünkü hâricî idi. Hüküm Allah'ın deyince, "Sözün sadık, sözün hak ama niyetin bâtıl" dedi İmâm-ı Ali. "Kaldırın bunu haps edin" dedi. Götürdüler haps etdiler. 
İyi dinle! İmâm-ı Hasen'i çağırdı. İmâm-ı Hüseyn'i yanına çağırdı. Diğer Ehl-i Beyt-i Mustafâ'yı çağırdı, Muhammed Hanefî'yi çağırdı, orada bulunanları. Dedi ki, "Dinleyin beni. Bu adamın kılıcıyla ben ölecek olursam eğer onu bir kılıç darbesiyle katl ediniz. Ahkâm yerine gelsin, kânûn yerini bulsun, adâlet yerini bulsun" dedi. "Ammâ iyi olursam onun hakkındaki muâmele bana âiddir. Ona ne yapacağımı ben biliyorum. Bana âid bir şey. Ve işitdim ki ceddiniz Muhammed Mustafâ'dan, bir köpek dahi kudursa, onu eziyet cefâ ile öldürmeyiniz, öyle buyurdu. Siz de ona eziyet cefâ yapmayın beni vurdu diye" dedi. Sonra Hazret-i Ali'ye süt getirdiler. İmâm-ı Ali sütü içmedi, "Bunu alın zindandaki garîbe götürün" dedi. "Kim o garîb yâ İmâm?" diye sordular, "Beni vuran" dedi, "O beni vurduğu için şimdi kimse ona bakmaz, onun için garîb o, sütü ona götürün" dedi. Götürdüler, hâin, içmedi sütü. "İçine zehir koydunuz, bilmemne yapdınız" filan dedi, "beni öldüreceksiniz" dedi. Sütü getirdiler, "İçmiyor Yâ İmâm" dediler. "Eyvâh! Ne diyor?". "Zehir koydunuz" diyor. "Hiç Ehl-i Beyt-i Mustafâ süt diye zehir verir mi, buna tenezzül eder mi Ehl-i Beyt-i Mustafâ" dedi. "Eğer bize muhabbet edip, bize itimâd edip, sütü içseydi, yarın yevm-i kıyâmetde cennetin kapısına ayağımı koyar, evvelâ kâtilimi cennete sokar sonra kendim girerdim" dedi Hayder-i Kerrâr Efendimiz. 
www.muzafferozak.com
Listeye geri dön