26 Ekim 2018 tarihinde yayınlanmıştır.
İmâm-ı A'zam, çok yüklü gelirleri olduğu halde hiç zekât vermezmiş. Neden biliyor musunuz? Hepsini dağıtırmış da ondan.Bizi takip edenler hatırlayacaklardır. İki gün evvel, "Sabreden Fakir mi Şükreden Zengin mi Efdaldir?" başlıklı yazımızda, insanlar arasında en efdal olan zümrenin "dünyâdan yüz çevirenler" olduğunu beyân ederken şöyle demişdik :
Bunlar zengin oldukları ve zenginliklerini daha da arttırma imkânları olduğu halde ya da zengin olma imkânları olduğu halde fakrı tercîh edenlerdir. Bunlar, dünyâ sevgisini, mal-mülk muhabbetini kalblerinden tamâmen çıkartmış ve kendilerini insanlığa hizmete vakfetmiş kişilerdir. Bu hizmet, ilim ve irşâd yolu ile olabileceği gibi açları doyurmak, çıplakları giydirmek, yetimleri sevindirmek, hastaları iyileştirmek gibi türlü türlü şekillerde de olabilir.İşte İmâm-ı A'zam Hazretleri de bu zümredendir, hem de bu zümrenin ileri gelenlerindendir. O, mala mülke zerre kadar kıymet vermemiş, ne kadar kazancı varsa hepsini talebelere ve fukarâya infâk eylemişdir. Kendisi dervîşâne bir hayat sürmüşdür. Üstelik O'nun fedâkârlığı sâdece malından değil, hem malından hem canındandır. Zîrâ O, hayâtını ilme, talebelerine ve ümmet-i Muhammed'e hizmete vakfetmişdir. Ümmet-i Muhammed'e kıyâmete kadar yol gösterecek olan ictihadları ile teessüs etmiş olan hanefî mezhebi, bunun en açık delîlidir.