20 Şubat 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
İmâm-ı Azam Hazretleri gençliğinde bir rüyâ görmüş. Rüyâsında, Hazret-i Peygamber'in kabrini açdığını ve mübârek bedenini ortaya çıkardığını, sonra elindeki bıçakla Efendimizin etlerini kemiklerinden ayırdığını, sonra onları tekrar biraraya getirdiğini görmüş. Sabah kalkdığında rüyânın tesiriyle dehşete düşmüş. Hemen rüyâsını tabir edecek bir muabbir aramış fakat bulunduğu şehirde güvenilir bir muabbir olmadığından rüyâyı bir kağıda yazıp güvendiği bir arkadaşıyla meşhûr muabbir İbn Sîrîn Hazretlerine göndermiş. İsmini tasrîh etmemiş, yalnız rüyâyı yazmış ve arkadaşına da sıkı sıkı tenbih etmiş, "Sakın benim ismimi verme, birisi böyle bir rüyâ görmüş de, rüyâyı tabîr etdir" demiş. İbn Sîrin Hazretleri rüyâyı şöyle tabir etmiş : "Bu rüyâyı gören kişiye müjdeler olsun. Zîrâ o bu ümmet için çok büyük bir mevki ihrâz edecek, Resûlullah'ın sözlerini ve fiillerini bir araya getirecek, Peygamber'in sünnetini ihyâ edecek, şerîat ahkâmını izhâr edecek, dînî husûslardaki müşkilleri halledecek, sözü geçerli, mümtâz, övülen bir zât olacak".
Hakîkaten de rüyâ tabir edildiği gibi gerçekleşmiş. Hazret-i İmâm ömrü boyunca hep Resûlullah'ın ilmiyle, O'nun hadîs-i şerîfleriyle, O'nun sünnetiyle meşgûl olmuş ve gerek yetiştirdiği talebelerle, gerek ortaya koyduğu usûl ve fürûa dâir ilimlerle ve bugün dahi kabûl gören ictihadlarıyla adını târihe altın harflerle yazdırmış, milyonları hattâ milyarları peşinden sürüklemişdir, sürüklemekdedir, sürükleyecekdir.
Hazret-i İmâm'ın menâkıbını yazan Şemseddîn Sıvâsî Hazretleri bu rüyâ hâdisesini şöyle beyân etmişdir :