Îmân-İslâm-İhsân

12 Mayıs 2022 tarihinde yayınlanmıştır.

İman

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri bir hutbelerinde meşhûr Cibrîl hadîsini îzâh ederken buyurdular ki :

İslâm'ın binâsı kaç, temeli? Soruyorum hepinize. Beş. Savm u salât, hacc u zekât, kelime-i şehâdet. Yani namaz, oruç, zekat, hac, bir de kelime-i şehâdet. İslâm'ın temelleri bunlar. İslâm nedir? İslâm nedir? İslâm, Allah'a teslîmiyyetdir, Allah'ı bilmedir, Allah'ı sevmedir. Allah için her şeyini fedâya hâzır olmakdır. Nasıl İbrâhim oğlu İsmâil'i bıçağın altına yatırdı, Allah için. Evlad kesilir mi be! İnsan kedisini kesemez. Hiç gözünü kırpmadı bile, aldı yatırdı altına. Bitti. Allah öyle emretmiş. Dedi "Yâ İbrâhim, kes bakalım hadi, ûfû nezrek". Kurban Bayramında hikâye diye dinleme bunu sen. Aslı bu.

Bir baba, Allah'ın emrinde evlâdına karşı İbrâhim gibi olacak. Bir evlad, Allah emrinde İsmâil gibi babaya teslîm olacak. Boynunu verdi, "Aman babacığım, ellerimi bağlama" dedi. Niye? "Derler ki, İsmâil râzı olmadı, âsî oldu diyecekler dedi. Ben sana mutîyim" dedi. Babana öyle teslîm olacaksın. Yalnız sulb babana değil, yol baban da var senin. Sulb babası insanı a'lâ-yı illiyyînden alır, esfel-i sâfilîne getirir. Yol babası adamı, esfel-i sâfilînden alır, a'lâ-yı illiyyîne götürür.

O zât, "Doğru söyledin yâ Resûlallah" deyince diyor, biz şaşırdık, taaccüb etdik. Çünkü bu adam, hem soruyor, hem tasdîk ediyor. "Doğru söyledin" dedi Peygamber'e. Sonra dedi ki, "Yâ Resûlallah, ahbirnî ani'l-îmân, bana îmândan haber ver" dedi o zât. Efendimiz saydı, "âmentü billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusuliî ve'l-yevmi'l-âhir". Yani "Allah'a inandım, meleklerine inanadım, kitâblarına inandım, resûllerine inandım, hayrın ve şerrin takdîr-i ilâhî ile olduğuna inandım, kıyâmet gününe inandım, öldükden sonra dirilmeye inandım". Îmân bu. Hiç değişmiyor. Âdem'e de bu, Nûh'a da bu, Hûd'a da bu, Yûsuf'a da bu, Yakûb'a da bu, Îsâ'ya da bu, Mûsâ'ya da bu. Îmân bu. Peygamber böyle söyledi.

En mühimi bu altı rükün içinde, iyi dinle, altı rükün mühim, iki rüknü mühim, biri Allah'a inanmak, biri ödlükden sonra dirilip bu hayâtın hesâbını Allah'a vermeyi kabûl etmek. En mühimi bu, ehemm-i mühimm. Hiç öldükden sonra hesâba gideceğim, benim bu yapdıklarımı Allah bana soracak ve bundan beni mesûl edecek diye düşünen bir adam, nasıl olur da Allah'a karşı âsî olur. Yani sobanın içinde ateş var, ateşin yakdığını bilen bir adam nasıl elini sobanın içine sokar? Ancak çocuk sokar, bilmeyerek, ateşi bilmeyerek sokar elini ateşe. 

Tövbe et! Kimden ne aldınsa ver. Kime vurdunsa git elini öp, yanağını uzat, "Ben sana vurmuşdum, gel bana vur kardeşim" de. Sonra pişman olacaksın. Allah seni hesâba çekmeden sen nefsini hesâba çek. Kurtulacaksın o vakit. 

O zât dedi ki, Peygamber sallallahu aleyhi veselleme, "Doğru söyledin yâ Resûlallah" dedi. "Biz gene taaccünb etdik" diyor. "Hem soruyor hem tasdîk ediyor o zât" diyor. Bilmediğimiz zât. Sonra dedi ki gene o zât, "Ahbirnî ani'l-ihsân, Yâ Resûlallah bana ihsândan haber ver" dedi. Resûl-i Ekrem buyurdu ki, "Her yerde, her ibâdetde, her şeyde, her ne kadar sen Hakk'ı görmüyorsan da, Allah'ı görüyormuş gibi hareket etmendir". Her yerde. O her şeyi işitir, her şeyi görür, her şeyi bilir, her şeyin hâkim-i mutlakı, gâlibi O'dur. 

O gene dedi ki, "Doğru söylüyorsun" dedi. Kıyâmetden sordu, Peygamberimiz onu haber vermedi, cevâb vermedi. Çünkü halkın öğrenmesi lâzım gelmiyordu kıyâmeti. İyi değil o. Bir çok şeyler var, bizim öğrenmememiz daha iyidir, öğrenmekden. Öğrenmemizden öğrenmememiz iyidir. Gaflet iyidir orada. Sonra emâresini sordu, kıyâmet işâretlerini sordu. Resûl-i Ekrem onları haber verdi. Sonra kalkdı gitdi. Sonra Efendimiz ashâba döndü dedi ki, dedi ki bize diyor Peygamber, "Bu kimdir? Tanıdınız mı bunu?". "Vallahi Yâ Resûlallah hiç tanımadık. Ne Medîne'nin civârında böyle bir insan var, ne kabîlelerde, hiç görmedik". Buyurdu ki, "Bu Cebrâil aleyhisselâmdır, geldi size dîninizi öğretdi" dedi diyor Peygamberimiz. 

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön