28 Mayıs 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Yerin göğün sâhibi, bilinen ve bilinmeyen âlemlerin mâliki, bizi yokdan vâr eden, bu görmüş olduğumuz kâinâtı ve görmediğimiz âlemleri bir "kün" emriyle yani "ol" emriyle vâr eden Hazret-i Allah, bizi kendisine kul etmesi ve bâhusûs peygamberlerin seyyid olan mebde-i hilkat-i âlem, sebeb-i hilkat-i Âdem olan Muhammed Mustafâ'ya bizi ümmet kılması, Allah'ın bize nimetlerinin en yücelerinden bir tânesidir, ki o kadar çok nimeti var ki bizlere, en yücesi bunlardır. Kendi tâlib olmuş ve bizim başımıza îmân tâcını koymuşdur. Zâhirde bizler îmâna tâlib olmuş görünürüz, hakîkatde Hakk bize tâlib olmuşdur. Allah kula tâlib olmayınca, kul Hakk'a tâlib olamaz.
Allah dilediği kulunu nûru ile hidâyete erdirir. "وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُۜ vemâ teşâûne illâ en yeşâallah". "Siz dilemediniz îmânı, ben diledim" diyor. "يُضِلُّ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ yudillu men yeşâ ve yehdî men yeşâ". "Dilediğimi hidâyete, dilediğimi de dalâlete götürürüm" diyor Cenâb-ı Hakk. Öyleyse bize hidâyet etdiği apâşikâr, gün gibi âşikârdır. Elhamdülillah, lisânımızda Allah'ın esmâsı, gönlümüzde Hakk'ın sevgisi, lisânımızda Resûl-i Ekrem'e îmân ve ismini zikir, kalbimizde Resûl-i Ekrem'e muhabbet ile iki cihâna sultân olmuşuz ki Allah bu tâcı bizim başımızdan kaldırmasın, îmân tâcını.
Zâten her doğan çocuk, Resûl-i Ekrem'in beyânı üzere, fıtrat-ı İslâm üzere doğar, sonra annesi babası hangi dindense, çocuğun üzerine o işlemeyi yaparlar. Fakat bazen Cenâb-ı Hakk'ın ezelde sevdiği kullar vardır, ki mü'minlerdir onlar, onlara tâc-ı îmânı koyar, kendi esmâsı olan mü'min ismini verir. Allah'ın bir ismi de mü'mindir. Senin de bir ismin mü'mindir.
"هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّح۪يمُ * هُوَ اللّٰهُ الَّذ۪ي لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ hüvallahüllezî lâ ilâhe illâ hû, âlimü'l-gaybi ve'ş-şehâde, hüve'r-rahmânü'r-rahîm. Hüvallahüllezî lâ ilâhe illâ hû, el-melikü'l-kuddûsü's-selâmü'l-mü'minü'l-müheymin". Bak, mü'min, Allah'ın esmâlarından bir esmâdır, yüce bir esmâ, güzel bir isimdir. Bu isimle seni ve beni isimlendirmişdir. Bu âleme huy düzeltmeye geldik. Ezelî, geldiğimiz âleme tertemiz gitmemiz lâzım geliyor. Zâhirimizde bize mü'min ismi verildiği takdirde, bizim bu isme lâyık olmamız lâzım gelir.