MuzafferOzak.com (Türkçe)

Hani Evliyâ Çelebi, seyahat arzusuyla yanıp tutuşurken, rüyâsında Hazret-i Peygamber'i görünce "Şefaat Yâ Resûlallah" diyeceği yerde, "Seyahat Yâ Resûlallah" demiş ya, işte o hesap. Müslümanlardan birisi bugün Peygamber'i görse, diyeceği bu. Bütün derdimiz, inşaat, binâ çünkü. Binâ dikmek, bina almak, bina yenilemek, tadilat yapmak, tamirat yapmak. Sanki islâmın rükünlerinden biri de bu. Bilmeyen birisi gelse baksa müslümanların hâline, "Bunların dîninde inşaat ibâdeti var herhâlde, beton da kutsal bir madde" filan diyecekdir. Yalnız ev ve iş yeri konusunda olsa bu çılgınlık haydi yine neyse. Câmiler, tekkeler, medreseler, vakıf binâları, hayır kurumları da nasîbini alıyor bu çılgınlıkdan. Yâhu hiç değilse dînî yapılar gösterişsiz olsun, basit olsun, masrafsız olsun, ihtiyâç olmayan yerde yapılmasın. Bir bakıyorsun mahalle arasında kubbeli, iki minâreli koca bir câmi. Bir bakıyorsun, bir dağ köyünde, iki adımlık mesâfede iki ayrı câmi yapılmış, ikisi de kubbeli, minâreli filan. Câmilerin içine bakıyorsun, sanki saray. Yerden göğe çini kaplanmış, dev âvîzeler, altdan ısıtma sistemi, üstden soğutma sistemi filan. Ne akla uyuyor bu, ne de dîne. Bu bir kibir alâmetidir, riyâ alâmetidir. Üstelik israfdır. Allah müsrifleri sevmez, Kur`ân'da ilân ediyor bunu Allah. Demek ki artık Kur`ân da okumuyor müslümanlar.

İnşaat Yâ Resûlallah!