15 Eylül 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Hepimizin bildiği gibi, insan nefes almadan yaşayamaz. Dikkat ederseniz nefes alıp verirken farkında olmadan "HÛ"deriz yani Allah'ı zikrederiz. Bu, insanın zikrullah olmadan yaşayamayacağına bir işâretdir. Diğer bir ifâdeyle zikirsiz insan ma'nen ölü demekdir. İnsanın ömrü tamam olunca nefesleri tükenir yani "HÛ" zikri kesilir.
Ciğerlerimiz aldığımız nefesle çalışan bir körük gibidir. Kalbimiz, bu körük sâyesinde atar. Kalb, muhabbetullah makâmıdır. Eğer kalbimizde bir muhabbetullah kıvılcımı var ise, her nefes yani o nefesle yaptığımız zikrullah, kalbimizdeki muhabbetullah kıvılcımını körükler ve alevlendirir. Bu da, zikrullahın muhabbetullahı arttırmasına işâretdir. Nefesi düzgün olan insanın kalbi de düzgün çalışır. Kalbi düzgün çalışan insanın vücûdu da sıhhatli olur.
Nasıl ki kalb her atışıyla kanı bütün vücûda sevkeder ve her hücre ondan nasîbini alırsa, muhabbetullah da böylece bütün vücûda sirâyet eder. Nasıl ki kan hücreleri besler ve hayâtiyeti sağlarsa insanın ma'nevî hayâtını devâm ettiren de muhabbetullahdır.
İşte vücûdumuzun zâhirindeki işleyişin bâtındaki karşılığı budur.
Vermedi dil ki melâhî diyesin her sâat
Belki sarf eyleyesin zikr ile ünsiyyete sen
Vermedi kalb ki harâb eyleyesin gaflet ile
Künh-i aşk ile muhabbet edesin Hazret'e sen