7 Şubat 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri Mi'râc'a dâir bir sohbetlerinde buyurdular ki :
"اَلَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ طِبَاقًاۜ ellezî halaka seb'a semâvâtin tıbâkâ", O Allah ki semâyı yedi tabaka yaratdı. "اَللّٰهُ الَّذ۪ي خَلَقَ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَمِنَ الْاَرْضِ مِثْلَهُنَّۜ Allahüllezî halaka seb'a semâvâtin ve mine'l-ardi mislehünne". Ard da yedi katdır, Kur`ân'ın beyânına göre. Ard, toprak, dünyâ, o da yedi katdır, gök de yedi katdır. İnsanlarda da aynı şey var. Nefsin sıfatı yedidir. Urûclarını manevî yaparlar insanlar, yedi basamakla çıkarlar. Sonra vuslat olur, sonra mi'râcları olur. Yedi basamak çıkmayınca olmaz. Nefs-i emmâre, nefs-i levvâme, nefs-i mülhime, nefs-i mutmainne, nefs-i râdiyye, nefs-i merdiyye, nefs-i sâfiyye. Yedi merâtibdir, yedi basamakdır. Ondan sonra Sidretü'l-Müntehâ gelir, aşk gelir, muhabbet gelir. Bunları da geçmek için, yedi esmâ vardır: Lâilaheillallah, Allah, Hû, Hakk, Hayy, Kayyûm, Kahhâr. Etvâr-ı seb'a derler buna.
Efendi Hazretleri yeri geldiğinde bu mesele üzerinde durur ve cemâate nasihâtda bulunurlardı. Bir defasında şöyle buyurdular :
Sen Resûl-i Ekrem'in yolundaysan eğer, Resûl-i Ekrem mi'râc etmiş, sen de mi'râc eyle. Yani senin de mi'râc etmen lâzım, 'urûc etmen, yükselmen, Hakk'a vuslat etmen lâzım. Mâdem ki Resûl-i Ekrem'in yolundan gidiyorsun, Hazret-i Muhammed'e "Muhammedü'r-Resûlullah" dedin, kazandın, bu sözle kazandın. Çünkü bu söz, yedi cehennemin ateşini söndürdü. "Muhammedü'r-Resûlullah". Bu sözü söyleyenler, cehennemin ateşini söndürürler. Bu sözün nûru ile nâr-ı cahîm söner. Sen evvel emirde bu sözü söyledin. Şimdi Resûl-i Ekrem'in yolundan çıkmak ve günâha dalmak sana yakışmaz, isyân nisyân filan, olmaz öyle şey. Namâzını terketmek, tahâretini, guslünü, filan terketmek sana yakışmaz! Resûlullah mi'râc etmiş, eğer sen de Muhammedî isen, O'nun ümmeti isen, sen de mi'râc edeceksin, etmezsen yarıda kaldın demekdir.
Başka bir sefer de şöyle buyurdular :
Her nebînin bir mi'râcı var, her mü'minin de bir mi'râcı vardır. Mü'minlerin mi'râcı da namazdadır. Namaz, kıldığımız namaz, mü'minlerin mi'râcıdır. Başına sertâc eyle ve namazına dâim ol. Ve geceleri Allah huzûrunda kâim ol. Lisânından yalanı, iftirâyı, kötü söylemeyi, şetmi, sebbi ve boş konuşmayı terk eyle, lisânını zikrullah ile süsle. Gözünden gaflet perdesini kaldır, cemâlullahı görmeye lâyık kıl. Gönlünü kötülüklerden tathîr eyle, Hakk sevgisine lâyık kıl. O vakit mi'râcın olacakdır.
Yine bir defasında şöyle buyurdular :
İşte bu davet-i ilâhînin olduğu gece, mi'râc gecesidir. Allah seni de o akşam davet ediyor mi'racına. O akşam eğer mi'râcını mi'râc edemedinse yazıklar olsun sana ve ağla. O akşam Hakk'la pazarlığı yap, cennetin anahtarlarını eline al. Ne ile olacak bu? Kur`ân ile olacak. Bu aşk u muhabbetle olacak. Bu hayır hasenâtla olacak. Bu tevhîdle olacak. Bu ism-i celâlle olacak. Bu "lâilâheillallah"la olacak. Resûlullah'a salavâtla olacak bu.
www.muzafferozak.com