İnsan Niçin İyiliklere Koşmaz ve Kötülüklerden Kaçmaz?

18 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Son yazılarımızda, musîbetden korkanlarla masiyetden korkanlar arasındaki farkı anlatmaya çalışmışdık. Masiyetden korkanlarla korkmayanlar arasındaki fark, ak ile kara, hayat ile ölüm, canlı ile ölü arasındaki fark kadar büyükdür. Şöyle ki,


Peki ama bunun sebebi ne olabilir? Kötülükler ve günâhlar, hem dünyâda hem âhiretde felâketlere sebeb olduğu halde nasıl olur da insan bunlardan kaçmaz? İyilikler ve ibâdetler, hem dünyâda hem ukbâda saddet getirdiği halde nasıl olur da insan bunlara koşmaz?

Bunun sebebi, kalbin ölmüş olması yani kalb gözünün kör olmasıdır. Zîrâ kalb gözü kör olan kimse, hak ve hakîkati göremez, eğri ile doğruyu, hak ile bâtılı ayırd edemez.Tıpkı bir kör gibi, ilaç diye zehir içebilir. Böyle bir kişiye, şerî'atın emirleri acı gelir. Bu da tıpkı balın, hastaya acı gelmesi gibidir. Bu yüzden de bu kişiler, ibâdetden zevk almazlar, iyilik yapmak nefslerine çok ağır gelir.
Kalb gözünün kör olması, insanın dünyâda ve âhiretde felâketine sebeb olacağı için, Resûl-i Ekrem Efendimiz, ümmetine şu duâyı ta'lim etmişdir : 

‏ اللَّهُمَّ اجْعَلْنِي مِنَ الَّذِينَ إِذَا أَحْسَنُوا اسْتَبْشَرُوا وَإِذَا أَسَاءُوا اسْتَغْفَرُوا 
Allahümmec'alnî minellezîne izâ ahsenû'stebşirû ve izâ esâû'stiğfârû
Allahım, beni iyilik yaptıkları zaman sevinen, kötülük yaptıkları zaman istiğfâr edenlerden eyle.

Resûl-i Ekrem Efendimizin ta'lîm ettiği bütün duâlar gibi bu duâ da bizleri irşâd içindir. Efendimizin her duâsında pek çok nükteler ve hikmetler vardır. Bu duâ, bizlere, kalbi ihyâ etmenin elzem olduğunu ve bunun için gayret etmenin hepimiz için şart olduğunu gösterir. Zîrâ kalb gözü açılan kimse, hayırların hakîkatini göreceği için onlara seve seve koşacak, kötülüklerin hakîkatini göreceği için de yılandan kaçar gibi onlardan kaçacakdır. 

Peki hayrı şerri seçebilecek ve hayırlara severek koşabilecek, şerlerden de tiksinerek koşa koşa kaçacak hâle gelebilmek için ne yapmak gerekir?

Bunun yolu, tezkiye-i nefs ve tasfiye-i kalb yolu ile kalbi ihyâ ve i'mâr etmekdir. İşte tasavvufun ve tasavvufun tatbîkatı için kurulan bütün tarîkatların ana gâyesi de budur.

"Yevme lâ yenfe'u"da nef' edemez mâl ü benûn
Râh-ı teslîmde selîm kalb ola sermâye sana
Etme ünsiyyet-i esfel ile rûhu mescûn
'Akl-ı evvelde mekîn olmuş iken pâye sana
Listeye geri dön