20 Aralık 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
İnsanda büyük kıymet vardır. Bundan evvelki derslerimizde de bunu söylemiş idik. Söylüyoruz, dâimâ da söyleyeceğiz, ölünceye dek söyleyeceğiz. Bu arşa, kürsîye Allah'ın ihtiyâcı yokdur. Arş, kürsî, beyti'l-ma'mûr, gökler, yerler, aylar, yıldızlar, güneşler, hava, rüzgar, su, cennet, cehennem, hepsi bunlar insan için halk olunmuşdur.
İnsanda büyük kıymet vardır, insanda sırrullah vardır. İşte insanın kıymetini, kadrini bilmeyen şeytân olmuşdur. Allahu Teâlâ Âdem'i halk etdi, Âdem'e esmâyı, esmâ-yı ilâhîyi ta'lîm etdi. Malûm-i ihsânınız, âyet-i kerîmede, "وَاِذْ قُلْنَا لِلْمَلٰٓئِكَةِ اسْجُدُوا لِاٰدَمَ فَسَجَدُٓوا اِلَّٓا اِبْل۪يسَۜ اَبٰى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِر۪ينَ ve iz kulnâ lil melâiketi'scüdû li âdeme fesecedû illâ iblîs ebâ vestekbera ve kâne mine'l-kâfirîn, Biz meleklere emretdik ki Âdem'e secde edeler". Melekler emr-î ilâhî ile secde etdiler, İblîs secde etmedi. Yani âdemin kadr u kıymetini bilmeyen iblîs olur. Ama âdem. Âdem sûretinde hayvan olursa ona bir diyeceğimiz yok.
Sûretâ âdem, hakîkatde de âdem olursa, o vakit Hazret-i Âdem safiyyullahın nâibi olur. Âdem safiyyullah, halîfetullahdır. Gene Kitâb-ı Kerîminden, esteîzübillah, "وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي جَاعِلٌ فِي الْاَرْضِ خَل۪يفَةًۜ ve iz kâle rabbüke lil melâiketi innî câilün fi'l-ardi halîfe". "Ben kürre-i arda halîfe yaradacağım" dedi Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri. Melekler dediler ki, "Yâ Rabbi, kan dökecek, fesada uğratacak mahlûk mu halkedeceksin?". Allah dedi ki, "قَالَ اِنّ۪ٓي اَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ kâle innî a'lemü mâ lâ ta'lemûn" ."Sizin bilmediğinizi ben bilirim, siz durun ve hikmet-i ilâhiyyeyi seyrediniz". Bu sözden murâd da, melekler bize tercemân oldular. Ve Allah Âdem'e esmâyı ta'lîm etdi. İnsanın şerefi demek ki din ile, kim esmâ-yı ilâhîyi ta'lîm ederse, Allah'ın isimlerini.
Yalnız isimde kalma, isimde kalma, müsemmâya gel, müsemmâyı bul. Bilmeyen bulmadı, bulmayan olmadı. Kim ki Allah'ı gökde aradı, o gâfil oldu ve câhil oldu. Allah'ın kahr u galebesi semâvât ve ardın her tarafına nüfûz eder. Allah, her şeyi muhîtdir. Allah her şeyi görür ve bilir. Fakat "وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ ve nahnu akrebü ileyhi min hablil verîd", insanoğluna can damarından daha yakındır, insanoğluna! Sende gizli olan hazîneyi bil, onu keşfet, bul. Sen bir emânet-i ilâhiyyeye hâmilsin, yani Allah'ın emânetlerine hâmilsin, bâtınen sen busun. Sende büyük bir hazîne-i ilâhî var. Bunun farkına var. Bu senin iç âlemindir. Dış âlemin mahdûddur, iç âlemin nâ-mahdûddur. Çünkü senin özünden içeri bir öz vardır ki sen o öze bağlısın. Yani Allah'a bağlısın. Hakk seninle berâber, sen kiminlesin? Hakk seninle berâber, sen kiminlesin?
Nerde olursan ol, kim olursan ol, Allah seninle beraberdir, görmekde ve bilmekde, habîrdir, görür, basîrdir, O'ndan bir şeyi kaçıramazsın, gizleyemezsin. Hakk'dan korkmayacak mısın? Eğer bu ef'âlimizle Allah'dan korkuyoruz dersek, yalan söylemiş oluruz. korkmuyoruz dersek küfre gideriz. Hâlimiz nice olur acabâ? Allah'dan korkan Hakk yolunda canını ve gözünü budakdan sakınır mı? Canını ateşden sakınır mı? Aşk ateşinden bahsediyorum.