İnsanı Meleklerden Üstün Kılan Nûr

19 Aralık 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Ruh
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî Kaddesallahu Sırrahu'l-Âlî Hazretleri buyuruyorlar ki :
Hiç şübhe yokdur ki, âdemoğlu aşağıların aşağısının aşağısı bir bedenle, yücelerin yücesinin yücesi bir rûhdan meydana gelmişdir. Hakk Teâlâ, bu iki zıddı sonsuz kudretiyle öyle bir birleştirmişdir ki latîf olan rûhdan yüz binlerce hikmet meydana çıkarken, kesîf olan bedenden de yüzlerce karanlık pusu yeri meydana çıkar. Cenâb-ı Hakk buna işâret olarak, " وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍفَاِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوح۪ي فَقَعُوا لَهُ سَاجِد۪ينَ" buyurmuşdur. Yani insanın bedeni kara balçıkdan, rûhu ise Hakk Teâlâ'nın kendi rûhunun nefhasındandır. O nûr, o Rabbânî nefha, bu kara balçığın kurtuluşuna, yücelişine, yücelere yükselişine sebeb olmuşdur. Allah o nûr ile, insanı adâleti, düzeni ve emâneti koruma husûsunda kendisine âlet etmişdir. Bu kara balçık, hâinlik, düzenbazlık, hırsızlık yoluyla "وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوح۪ي ve nefahtü fîhi min rûhî" nûruna tamah ederek, bir yolunu bulup o nûru kendisine âlet edinememişdir.
Hırsız, ışıkla gelirse en kıymetli kumaşı da çalar götürür.
Hattâ "وَنَفَخْتُ ف۪يهِ مِنْ رُوح۪ي ve nefahtü fîhi min rûhî" âyetiyle beyân edilen o rûh ışığı, o rûh mumu, balçık bedene öyle bir dîn ışığı verir ki, o ışık, insanı cehâlet karanlığından ve kesâfet ağırlığından çeker çıkarır. Çünkü aklı nefsine gâlib olan, meleklerden yüce, nefsi aklına gâlib olan ise, hayvanlardan aşağıdır.
Mısr-ı tende olma mâr-ı nefs ü şeytâna esîr
Sidre-i rûhunda gizli eyle Ken'ân'ı taleb
Zulmet-i nefs ü hevâda kalma mahbûs-i ebed
Eyle bahş-ı cân ebedî ol mâh-ı tâbânı taleb
Listeye geri dön