10 Mart 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Biliyorsunuz ki bizim hilkatimizin iktizâsı Allah'ı bilmek, Allah'ı tanımak ve Hakk'a ibâdet etmekdir, biz bunun için halk olunduk. Allahu Zü'l-Celâl Hazretleri gizli bir hazîne idi, kendini bildirmeği murâd etdi ve mahlûkatı halk etdi ki kendini bileler ve Rabbü'l-âlemîn'e yani zât-ı ulûhiyyetine ibâdet kılalar. Onun için hiç kimse ibâdetsiz kulluk merâtibine eremez, o şerefe nâil olamaz, mutlakâ ibâdet lâzımdır.
Bütün mahlûkât-ı ilâhiyye, canlılar, cansızlar, dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, melekler, felekler, kurdlar, kuşlar, her şey, her şey, Rabbü'l-âlemîn'i zikretmekdedir. Fakat bütün bu mahlûkât-ı ilâhiyye insân için halk olunmuşdur. İnsânın da bir zübdesi vardır ki, o da hüviyyet-i insâniyye olan Hazret-i Muhammed Mustafâ'dır.
Bir hadîs-i kudsîde Cenâb-ı Rabbü'l-âlemîn,"Ey âdemoğlu! Bütün mevcûdâtı senin için halk etdim, seni de kendim için halk ettim" diyor. İnsanlık şerefini bir düşün! Sen ve ben Hakk için halk olunduk. Bu şerefe nâil olmak isteyenler, Allah'ın emirlerini seve seve yerine getirir, Allah'ın yasaklarından da Hakk'dan korkarak kaçınırlar ve Allah'ın sevdiklerini severler. Böyle yapanlar, Allah'ın sevdikleriyle berâber haşr olurlar.
Cenâb-ı Allah, bunlar hakkında, Kitâb-ı Kerîminde şöyle buyuruyor :
"Biz onlara nebîlere, sıddiklara, şehîdlere ve sâlihlere in'âm ettiğimiz gibi in'âm edeceğiz, onları bunlarla beraber haşr edeceğiz, bunlar ne güzel arkadaşlardır" diyor.
Onun için cennetin miftâhını bu âlemden alabilirsin. Zîrâ bu âlem, âhiretin tarlasıdır. Burada ömür sermâyesini yiyenler, orada bir şey biçemeyecekler ve çok pişmân olacaklardır.