17 Eylül 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
Niyâzî Mısrî Hazretleri, Mevâidü'l-İrfânında Sûre-i Nisâ'nın başındaki, "يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَث۪يرًا وَنِسَٓاءًۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذ۪ي تَسَٓاءَلُونَ بِه۪ وَالْاَرْحَامَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَق۪يبًا" âyet-i celîlesini îzâh sadedinde buyuruyorlar ki :
Bilesin ki, insanlar tek bir nefisden yaratıldıklarından dolayı, birbirlerine gidip gelme, aralarındaki sevgiyi artırır. Ama bu, Allah için buğz etmeye de mâni olmaz. Zîrâ küfre, şirke, isyâna, müşriklere ve âsîlere Allah için kızmak vâcibdir. Onları îmâna ve salâha davet etmek gerekir. Bunda Allah için sevmek, Allah için buğz etmek vardır.
Bilesin ki sen, insanlara melaike gözüyle bakarsan, onları yeryüzünde fesad çıkaran, kan döken varlıklar olarak görürsün. O hâlde onların sohbetinden, arkadaşlığından sakınmalısın. Çünkü onlar hatâyı kabul etmezler, kusûru affetmezler, aybı örtmezler, zerrenin ve dânenin hesâbını sorarlar. Azı da çoğu da kıskanırlar. Acınmak isterler ama kendileri acımazlar. Hatâ ve unutmayı cezâlandırırlar, affetmezler. Koğuculuk ve iftirâ ile kardeşi kardeşden kaçırırlar. Onlardan uzaklaşmak, insanın dînini muhâfazası bakımından tercîhe şâyândır. Râzı olsalar, yüzden gülerler. Kızsalar, içleri kîn dolar. Dost sûretinde görünürler, içleri düşmanlıkla doludur. Seni gözleriyle kaşlarıyla çekiştirirler, zanlarıyla keserler. Dostlarına dahi hasedden, şübheden ve koğuculukdan geri durmazlar. Bir yerde bir müddet sohbet ederek iyice sınamadığın kimsenin sevgisine güvenme. Senden uzak kaldığında ve dost olup yaklaşdığında, zenginliğinde, fakîrliğinde iyice tecrübe et. Yâhud onunla yolculuk et veya dinarla, dirhemle alışveriş et veya dara, ihtiyâca düşdüğünde ne yapdığına bak. Eğer bütün bu hâllerde ondan râzı oldu isen, onu kendine, büyükse baba, küçükse oğul, akransa kardeş et.
İnsanlar birbirleriyle muamelelerinde dört hâl üzeredirler. Bir kısmı iyilik edene iyilik eder. Bu, eşek huyludur. Bir kısmı kötülük edene kötülük eder. Bu da köpeklerin ve yırtıcı hayvanların huyudur. Bir kısmı iyilik edene kötülük eder. Bu da yılan huyludur. Bir kısmı da kötülük edene iyilik eder. Bu da peygamberlerin, velîlerin ve sâlihlerin ahlâkıdır. Şimdi bu söylenenleri duydunsa artık kendine hangisini uygun görürsen onu seç. Eğer dördüncü kısımdan olamıyorsan, bari insanların ahvâlini araştırmamalısın ki onlara iyi zan besleyesin ve onlarla iyi geçinebilesin. Bu da olmazsa onları bırak, onlardan kaçın. Tâ ki onları kötü zannedip eziyet etmeyesin, akrabâyı terk edenlerden, insanların hukûkunu çiğneyenlerden olmayasın.
Ama insanlara Allah'ın nûruyla bakarsan, zulmetde nûr, zehirde panzehir, düşmanda dost, kahırda lutuf ve o kadar çok çeşitli zıd aynalar içerisinde bir tek yüz ve bir cemâl görürsün. "O'nun gibi hiçbir şey yoktur." Nitekim Gazâlî demişdir ki, "Kâinatda olandan daha güzeli yokdur." Kendi kendine şu beytleri tekrâr et :
O zaman sana insanların şerlileri ile hayırlıları bir olur. Her ikisiyle de karışıp konuşman müsâvîdir. Hattâ şerlileri arasına katılırsın ki sana eziyet etsinler de onların eziyetlerine tahammül edesin, buna mukâbil sen de onlara iyilik edesin. Çünkü maşûkun, âşıka celâl ile muâmelesi, cemâl ile muâmelesinden daha tatlıdır. İşte bu bakış esnâsında, melâikenin bakışı, utancından mahvolur.