9 Haziran 2023 tarihinde yayınlanmıştır.
İrâde meselesi pek çok kimse tarafından doğru anlaşılmıyor, bazıları cüzî irâdeyi yok sayıyor, her şeyi kadere bağlıyor, bazıları da küllî irâdeyi yok sayıyor yani insanın kendi kaderini kendisinin belirlediğine inanıyor. Bu göre bu görüşlerin ikisi de doğru değildir. İnsana irâde verilmişdir ama bu irâde çok mahdûddur. Bu yüzden ona irâde-i cüziyye tabir ederler. Allah'ın irâdesine ise irâde-i külliyye denir.
İrâde bu şekilde ikiye ayrılınca da bazıları meseleyi yanlış anlıyor, cüzî irâde ile küllî irâde arasında katî bir ayrım var zannediyor. Bu da çok hatâlı bir görüşdür. Cüzî irâde, küllî irâdenin bir yansımasıdır aslında. Yani Hakk'ın irâdesinin insanda zâhir olmasıdır da diyebiliriz buna. Yoksa, küllî irâde şurada başlar, burada biter, onun bitdiği yerde, cüzî irâde başlar demek mümkün değildir. Buradaki incelik şudur ki, Hakk'ın irâdesi kulda ancak kulun isitdadına göre zuhûr eder, Hakk'ın kudretine göre değil. Hâl böyle olunca, Hakk'a köre küllî olan irâde, kula göre cüzî olmuş olur. Ne gibi meselâ? Güneş aynı güneşdir ama herkes penceresi kadar güneşden istifâde eder. Yani Hakk'ın tecellîsi mahalline ve müteallakına nisbetle cüzî olur, zâtı ve hakîkati itibarıyla değil. İlim, kudret ve sâir sıfatlar için de bu böyledir.
Bunu şöyle bir misâlle îzâh edebiliriz. Meselâ değirmeni döndüren su, küllî irâdeye, değirmen taşı ise cüzî irâdeye benzer. Değirmeni döndüren hiç şübhe yok ki sudur, taş değildir. Su olmasa değirmen taşı dönmez, buğday öğütülmez. Bu demekdir ki insan ne irâde ederse etsin, eğer Allah murâd etmezse, o iş olmaz. Kulun murâdı, Allah'ın murâdına muvâfık düşerse o iş olur. Buğdayı öğüten değirmen taşıdır dersek, hatâ etmiş oluruz zîrâ aslında işi yapan sudur.
Bir başka misâl de şudur. Bir mimar yâhud mühendis bir proje hazılar, sonra bunu ekibinden birisine verir ve işin projeye uygun olarak yapılmasını emreder. Projeyi hayata geçiren kişinin irâdesi ve hürriyeti proje ile sınırlıdır. Ne yaparsa yapsın projenin dışına çıkamaz. Bu kişiye irâdesizdir de diyemeyiz, cebr altındadır da diyemeyiz. Bu ikisi arasında bir yerdedir. İşte insanın durumu da budur.
Bir üçüncü misâl de şudur. Bir kimseye zehir verseler, al bunu iç deseler, o da içse, bunu kendi irâdesiyle yapmış olur. Ona zehri verenler kâtil olmaz. Ama zehri zorla içirseler, içirneler kâtil olur. Çünkü zehri içen kişinin irâdesi yokdur.