13 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Malum ya eskiden hocalar Ramazan aylarında köylere gider, halkın dînî konulardaki müşküllerini halleder, onlara vaaz u nasîhatda bulunurlarmış. Hoca Nasreddin de, bir sene memleketinden çıkıp uzak bir köye cerre gitmiş. Hoca, her gün köy halkına vaaz u nasîhatda bulunup, onların müşküllerini hallediyor ve sorularına cevap veriyormuş. Bir gün yine köylülerden biri gelmiş, bir müşkülüm var demiş. Hoca, "Peki söyle bakalım" deyince, "Hocam, devamlı aklımı kurcalayan bir şey var. Hani Îsâ Peygamber göğe yükselmiş ya, acabâ orada tek başına ne yapıyor, ne yiyip ne içiyor, onu çok merak ediyorum" demesin mi! Hoca, fenâ halde bozulmuş, "Ben bunca zamandır memleketimden uzak bir yerde, âilemden, çoluk-çocuğumda ayrı tek başımayım, bütün gün sizin için uğraşıyorum. 'Hoca, sen ne yiyip içiyorsun, aç mısın açık mısın, bir şeye ihtiyâcın var mı' diye sormuyorsun da, cennet-i a'lânın zevkini süren Îsâ Peygamber'i mi merâk ediyorsun. Soracaksan benim hâlimi sorsana" demiş.
Bedbaht ona derler ki elinde cühelânın
Kahr olmak için kesb-i kemâl ü hüner eyler