İşbu Vücûd Bir Kal'adır Akıl İçinde Sultânı

18 Şubat 2019 tarihinde yayınlanmıştır.

Tamah

NUTK-İ ŞERÎF

İşbu vücûd bir kal'adır 'akıl içinde sultânı
İşbu gönül bir hazînedür 'aşk tutmuş bekler anı

İnsan, surlarla çevrili müstahkem bir beldeye, akıl da o beldenin pâdişâhına benzer.  Gönül, pâdişâhın servetinin saklı bulunduğu hazîne, aşk da o hazînenin bekçisidir. Burada kasdedilen akıl, Rahmânî akıl, aşk da ilâhî aşkdır. Sôfiyye lisânında aklın bu cinsine akl-ı meâd denir. Akl-ı meâd, insana doğru yolu gösteren ilâhî bir nûrdur. İnsanda bir de akl-ı meâş denilen bir akıl vardır ki, bu akıl nefsânî ve şeytânîdir. Bu akıl sâdece kendi menfaatini düşünür.

Nazar üzre dil kapıcı cümlesi 'akla tapıcı
'Akıldır işler yapıcı eyler cümle âbâd anı

İnsanın nazarı kalbine bağlanmış, bütün uzuvlar ise aklın emrine verilmişdir. İnsanın yaptığı işler hep aklının eseridir. İnsanı hayvandan ayıran ve cümle mahlûkatdan üstün kılan da aklıdır.

'Akıl başda iş bitirir nazar gözden bakar görür
'Akıl gönül içre durur ol üç haslet besler anı

Aklıyla hareket eden, her işde muvaffak olur. Gözler bakar, görür ama gözün gördüğünü idrâk eden yine akıldır. Üç sıfat aklı perdeler, üç haslet de aklı kuvvetlendirir.

'Akıl taht eyledi başı şöyle bilir her bir işi
Dünyâ içre 'âkil kişi değmez kimseye ziyânı

Akıl insanın başındadır. İnsanın vücûdunu idâre eden beyin ve beyine yardımcı olan göz, kulak, burun gibi önemli uzuvlar insanın başındadır. İnsanın bir şeyi öğrenebilmesi de öğrendiklerini hâfızasında tutabilmesi de beyin sâyesindedir. Akıllı insan kimseye bir zararı olmayan insandır.

Başdır bu vücûdun şâhı başdır 'akılın tahtgâhı
Katı buşmagıl nigâhı buşudur 'aklın düşmânı

İnsanın en kıymetli uzvu başı ve beynidir, akıl da beyinle alakalıdır. Aklın düşmanlarından biri gadab yani öfkedir. Kim öfkelenirse, aklı gider. Öfke, insanın hak ve hakîkati görmesine mâni' olur. Gadab, insanın doğru karar verebilmesine ve âdil olmasına engel olur.

Eğer katı buşarısan başın nefse koşarısan
Nefs hâline düşerisen ol buşduğu 'akıl kanı

Öfkelenerek nefsine yenik düşen kişi aklını kaybeder. Aklını kaybeden insan da mutlakâ hatâ yapar, günâh işler.

'Akıl gitdi buşu geldi 'akl evini buşu aldı
İmdi sultân buşu oldu göze göstermez cihânı

Öfke ile gözü kararan insan, aklı başına geldiğinde pişmân olacağı bir çok işler yapar.

Eger tama' kılarısan gördügüne kalırısan
Nefsin gümrâh kılarısan nazar dahi oldu fânî

Aklı gideren bir diğer sıfat da tama' yani hırsdır. Kimin gözünü hırs bürürse, o kimse doğruyu-eğriyi ayırd edemez, hırsına yenik düşen kişinin verdiği kararlar isâbetli ve âdil olamaz.

Nazar gitdi tama' kopdu nazar yerin tama' tutdu
Basdık yerde fitne bitdi işletdi yine nefsânî

Hırsına mağlûb olan insan, iyiyi kötüyü ayırd edemediği için, büyük hatâlar yapar, büyük fitnelere sebeb olur, hem kendi başını derde sokar hem de başkalarının başına belâlar açar.

Nazar dahi gözde olur kimde ne var bakar görür
Tama' ana düşmân olur gözden savar ol nişânı

Hırs, insanın görüşünü bozar, fikrini saptırır, anlayışını çarpıtır. Hırsına yenik düşen insan eğriyi doğru, doğruyu eğri görmeye başlar, adâletden sapar, zulme düşer.

Îmân durur cân çerâğı gövde durur cân durağı
Kîn durur îmâna yagı gelse giderir îmânı

İnsanın rûhunu aydınlatan nûr, îmân nûrudur, beden ise rûha binekdir. Îmânın baş düşmânı kîndir zîrâ kîn îmân nûrunu söndürür. 

Eğer kîne tutarısan gitdi senden îmân dahi
Billâhi ol Tanrı hakkı yokdur bu sözün yalanı

Kîn şeytânî bir sıfatdır. Kîni olanın dîni olmaz. Zîrâ Hakk'ın kullarına ihânet Allah'a ihânetdir. Allah hakkı için, bu sözde hiç yalan yokdur. Zîrâ îmân sâhibi olan bütün mahlûkatı yaradan ve kâinâtı dilediği gibi idâre eden yegâne kuvvet ve kudretin Allah olduğunu bilir, bütün fiillerin hâlıkının da Allah olduğunu kabûl eder. Bunu bilen bir mü'min, nasıl olur da Hakk'ın bir kuluna kînlenir? Bu aslâ mümkün değildir. 

Yûnus 'aşkın arta dursun cânın göyney'p tüte dursun
Üstâd 'aybın örte dursun oldur üstâdlar sultânı

İnsan, gadab gibi, kîn gibi, tama' gibi şeytânî sıfatları kalbinden bir bir atmalı ve kalbini muhabbetullah ile doldurmalı ve aşkını arttırması için Cenâb-ı Hakk'a devamlı yalvarmalıdır. Zîrâ necâta ermek için, şeytânî ve nefsânî sıfatlardan kurtulmak lâzımdır. Bu sıfatlardan kurtulmanın çâresi de aşkullah ateşiyle yanıp tütmekdir.

Yûnus Emre
Kuddise Sırruh
Listeye geri dön