İslam ve Tevhîd - Radyo Sohbeti - 13 Ekim 1982 ABD

15 Şubat 2025 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi

1 Gerçek müslüman kimdir? 2 Tevhîde davet 3 Ehl-i kitâb arasındaki ihtilafın sebebi 4 İsm-i Hayy zikrinin sırrı 5 Zikrullahın lezzeti 6 Zikrullaha herkesi çağırmanın hikmeti 7 Zikrullahdan herkes istifade eder 8 Ezan - Hafız İhsan Sedef 

9 Kapanış konuşması - Lex Hixon 


Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, ABD'deki bir radyo programında, "Hakîkî müslümanlar kimlerdir?" sorusuna şu cevâbı verdiler :
Bu soru, çok cevâbı îcâb etdiren bir sorudur. Bizim vereceğimiz ma'nâ,  denizden bir katre, güneşden bir hüzme, kâinâtdan bir zerredir.  
Rabbimiz Allah diyen ve hakkıyla Allah'a bağlanan, sonra istikâmet üzerine bulunan kimseler, hakîkî müslümandır. Hakîkî müslümanın bir tarîfi de, kendine lâyık gördüğünü halka lâyık görendir. Bir tarîfi de, halkın, elinden ve dilinden halâs olduğu, kötülük görmediği kimsedir. Yine hakîkî müslüman, Allah'ın emirlerini seve seve yapan ve Allah'ı seven ve Allah'ın celâlinden korkarak Allah'ın yasaklarından kaçınandır. 
Evet, vermiş olduğumuz cevâblar, gâyetle bâsit olarak, soruya karşı ancak radyoda ve böyle bir oturumda verilebilecek cevâblardır. Yoksa bunun üzerine büyük cild cild kitâblar yazılabilir. 
Yine hakîkî müslüman, gayb olarak Allah'a inanan ve Allah'ı çok yakın bilen ve Allahu Teâlâ Hazretlerine ibâdet eden ve rızkından fukarâyı yediren ve içiren, kendinden evvelki kitâblara îmân eden ve kendine inzâl olunan kitâbı tasdîk eden kimselerdir ki işte felâha ve necâta bunlar ermişdir.

Efendi Hazretlerine sordu, "Zikir esnâsında Hayy ismi ile zikretdiğimiz zaman  oluyor?"

Biz de hay oluyoruz, ölü kalblerimiz diriliyor. Çünkü Allah'ı zikredeni Allah zikreder. Biz Allah'ın Hayy esmâsını okudukça, Hayy Hayy Hayy Hayy, Allah da bize ne yapıyor, mukâbilinde aynen Hayy Hayy Hayy Hayy diye cevâb veriyor ve ölü kalblerimizi diriltiyor. Allah'ı zikirden güzel bir işey olabilir mi? Yani sevgiliyi zikretmekden daha güzel bir şey olur mu? Allah hem mabûddur, hem mahbûbdur, sevilmeye de lâyıkdır. 

Allah'ı zikirden daha güzel bir şey olabilir mi? Yani sevgiliyi, sevgiliyi zikretmekden daha güzel bir şey olur mu? Allah hem ma'bûddur, hem de mahbûbdur, sevilmeye de lâyıkdır.

Dikkat ederseniz ben katedralde veyâhud umûmî bir yerde zikretdiğim vakit, ne mezheb ne dîn hiç farketmeden herkesi Allah demeğe çağırırım. Bu husûsda ben şunu söylerim :

Tanımazam mezheb bilmezem âyîn
Kilise-yi aşkın mesîhasiyem
Her şey, her şey Allah'ı zikretmekde, cemâdât olsun, nebâtât olsun, hayvân olsun, insan olsun, varlığı, Allah'ı zikreder. Her şey Hakk'ı zikrederse, insan ki bütün mahlûkâtın efdalidir, onun Hakk'ı zikretmesi kadar a'lâ bir şey olur mu? Allah'ı zikretmenin zevkine varanlar, Allah'ı zikreder. Ne yapalım ki maalesef herkes o zevke nâil olamaz. Bunu da muhâlif beyan zannetmeyin. İnsana bir irâde verilmişdir, istek ve arzusuyla Allah'ı zikreder. Yoksa Allah'ı zikretmeyen insanın vücûdu da Allah'ı zikreder.

Efendi Hazretleri burada, Sûre-i İsrâ'daki, "تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪ وَلٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْب۪يحَهُمْۜ " âyet-i kerîmesi ile, Sûre-i Haşr'ın sonundaki, "يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ" âyet-i kerîmesine işâret buyurmuşlardır.

Şarâb aşkın remzidir, sâkî de yani veren, dolduran, şeyhdir, kadeh de âşıkların vücûdudur. Bir kimse zehri inkâr etse, çok dikkat edin lütfen, bir kimse zehri inkâr etse, bu adama zehir tesir etmez mi? Bir kimse şarabın sekrini inkâr etse, şarab ona tesir etmez mi? Bir adam taklîden de Allah dese, işte zehrin tesîrini inkâr eden gibidir ama muhakkak zehir onu mahveder yâhud şarab onu sarhoş eder. Zîrâ taklîdden tahkîke gidilir, şirkden tevhîde gidilir, riyâdan ihlâsa varılır, aşkı mecâzîden aşk-ı hakîkîye gidilir, oradan yol vardır. Bunları niçin söylüyorum? Bizim zikir meclisimize gelenler, taklîden de zikretseler, öyle tahkîke gideceklerdir, yani boş dönmeyeceklerdir. Zehrin tesîrini inkâr etmek, zehirden onu kurtaramaz. Yâhud şarabın sekrini inkâr eden bir adam, şarabı içdiği vakit, sekirden kendisini kurtaramaz.

İşte semâ'ın sırlarından biri de budur. Efendi Hazretleri, bu hikmete binâen bütün zikir meclislerini herkese açık tutar, kim olursa olsun gelenleri aslâ geri çevirmez, gelmeyenleri de hep davet eder, zikrullaha teşvîk ederlerdi. Ve bu hususda şöyle buyururlardı : "Kim olursa olsun, gelenleri geri çevirmeyiz, gelmeyenlere üzülürüz".

Listeye geri dön