MuzafferOzak.com (Türkçe)

İsmail Dede'yi hepiniz duymuşsunuzdur zannederim. Bu zât, gelmiş geçmiş en büyük bestekârlarımızdan biridir. O kadar meşhûr olmuş, o kadar takdîr edilmişdir ki, ondan bahsedileceği zaman, ismini bile zikretmeye gerek görülmemiş, Dede Efendi denilmiş hattâ çoğu zaman kısaca Dede diye anılmışdır. Üstelik İsmâil Dede, yalnız bir mûsıkî dehâsı değil, aynı zamanda büyük bir gönül adamıdır, bir insân-ı kâmildir. Feyzini Yenikapı Mevlevîhânesi Şeyhi Ali Nutkî Dede'den almışdır, onun terbiyesinde yetişmişdir.

Dede'ye İsmâil isminin verilmesinin sebebi, bir kurban bayramında dünyâya gelmiş olmasıdır. Malum ya, kurban bayramında doğan erkek çocuklara İsmâil isminin verilmesi eski bir âdetdir. Buraya kadar şaşılacak bir şey yok fakat ne acâib bir tecellîdir ki, bir kurban bayramında dünyâya gelen Dede, yine bir kurban bayramında irtihâl eylemişdir. Hem de nerede biliyor musunuz? Arafat vakfesi ile haccını tamamlayan hacıların kurbanlarını kesmek üzere toplandıkları Mine'de. Dede, âhir ömründe çıkdığı bu hac seferinde, cânını kurbân vererek bayramını yapmışdır.

İsmâilem Hakk yoluna cânımı kurbân eylerem
Çünkü bu cân kurbân olur ben koç kurbânı neylerem

İsmail Dede'nin Çifte Bayramı