İstidâdı Olmayana Mucize de Kâr Etmez

Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :

Gene Huzûr-i Saâdet'e birgün Ebû Cehil gelmiş, elinde bir takım şeyler var, böyle yummuş, Peygamber'e demiş ki, "Yâ Muhammed" sallallahu aleyhi vesellem, avucumdakini bilirsen sana îmân edeceğim". Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem buyurdular ki, "Ben gaybı bilmem, gaybı Allah bilir". Güldü Ebû Cehil, "Hani istikbâlde, kıyâmetden, cennetden, cehennemden, suâlden, mîzândan haberler veriyorsun ya, elimdekini dahi bilmiyorsun benim" dedi. Akıllı herif! Peygamberimiz, "Ben gaybı bilmem" dedi. Ebû Cehil dedi ki, akıllı adam!, "Sen kıyâmetden, mahşerden, suâlden haberler veriyorsun, ölecekmişiz, dirilecekmişiz, mahşere sürüklenecekmişiz, bu dünyâda yapdıklarımızın hesâbını Allah'a verecekmişiz, cehennem varmış, cennet varmış filan, bunları haber veriyorsun ya" dedi. Efendimiz, "Onları Allah bildiriyor biliyorum, şimdi bunu bilmiyorum" derken Cebrâil aleyhisselâm nâzil oldu. "Sor Habîbim Ebû Cehl'e, avucundakiler mi seni bilsin, sen mi avucundakileri bilesin?". Dedi ki, "Hah, şimdi Hakk Teâlâ bana bildirecek. Avucundakiler mi beni bilsin, ben mi avucundakileri bileyim? Allah şimdi böyle diyor bana, böyle vahy olundu" dedi. Ebû Cehil gene akıllı! "Avucumdakini bil" dese, Peygamber atar belki tutar, isâbet etdirir, ama taşın konuşması onun için muhâldir, taş konuşmaz onun için. "Avucumdaki seni bilsin" dedi. Başladı avucundaki taşlar, "Ente Resûlullah, Ente Resûlullah, Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah" demeye. Kâfirin küfrü artdı, "Ente sahhârün azîm, sen büyük sihirbazsın" dedi, atdı ve kaçdı gitdi. 

İmkânı yok! Çünkü îmânda da isti'dâd lâzımdır. Her şeyde isti'dâd lâzım, isti'dâd olmayan adam îmân edemez, yapamaz bir şey. Bak bir ateş alıyoruz, tahtanın üstüne koyuyoruz, yakıyor. Aynı ateşi başka bir şeyin üstüne koyuyoruz, yakmıyor. Her şeyde böyle. İsti'dâd şartdır. Îmânda da isti'dâd şartdır. 

www.muzafferozak.com