24 Ocak 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Sûre-i Tâhâ'daki "الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى er-Rahmânu 'alel 'arşistevâ" âyet-i kerîmesi müfessirleri âciz bırakan âyetlerdendir. Üstelik bu âyet-i kerime sadece dört kelimeden ibâretdir. Bu âyet-i kerîme hakkında sayfalar dolusu beyânâtda bulunan büyük müfessirler bile bu âyet-i kerîmenin ma'nâsı şudur diyememişler ve aczlerini itiraf ederek "Bu âyetin hakîkatini ancak Allah bilir" demişlerdir.
Meâllerdeki durum ise içler acısıdır. Çünkü meallerde bu âyete, "Rahmân arşı kaplamışdır", Rahmân arşı kuşatmışdır", "Rahmân tahtına kurulmuşdur", "Rahmân olan Allah kâinâtı hükmü altına almışdır" gibi birbirinden acâib karşılıklar verilmişdir. Uyduruk bir karşılık yazmakdan çekinenler ise, "Rahmân arşı istivâ etti" gibi bir tercüme ile işin içinden sıyrılmaya çalışmışlardır. Fakat böyle bir tercümeden de hiç bir ma'nâ çıkmamakdadır. Peki öyleyse bu âyetin sırrı nedir?
Ehlullahın beyânına göre, bu âyet-i kerimedeki "ARŞ"dan murâd, Resûl-i Ekrem Efendimizin kalb-i şerîfidir. "İSTİVÂ"dan murâd ise, Cenâb-ı Hakk'ın Resûl-i Ekrem Efendimizin kalbine, ef'âli, sıfâtı ve zâtı ile tecellî etmesi ve tecelliyât-ı ilâhînin Resûlullah'ın varlığını tamâmen isti'lâ etmesidir. Resûl-i Ekrem Efendimize mahsûs olan bu isti'lâ, tevhîd mertebeleri ile yani tevhîd-i ef'âl, tevhîd-i sıfât ve tevhîd-i zât ile tezâhür ve tahakkuk etmişdir.
Âyet-i kerîmede, "Allah" ismi yerine "Rahmân" ism-i şerîfinin zikredilmesinde de mühim bir incelik vardır. Allah ismi, künh-i zâta işâret eder. Zât mertebesi, gayb-ı mutlak mertebesidir yani bu mertebede zuhûr yokdur. Rahmân ismi ise zuhûrun ilk mertebesine işâret eder. Cenâb-ı Hakk, bilinmeyi murâd etmiş ve hakîkat-i muhammediyye ile zâhir olmuşdur. İşte bu âyetin sırrı da budur.
'Arş-ı kalbini tecellîgâh-ı Rahmân etmeyen
"İstevâ" sırrındaki mihmânı bilmez kandedir