İtâ'at Kaç Türlüdür?

7 Kasım 2017 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
"ﺍﻃﺎﻋﺖ İtâ'at", boyun eğmek, söz dinlemek, verilen emre uymak demekdir. Mahlûkâta boyun eğdirmenin yolları bir kaç türlüdür. Şöyle ki :

İCBÂR VE İKRÂH

Zorla, kaba kuvvetle boyun eğdirmekdir. Meselâ azgın suçlulara, zararlı delilere, vahşî hayvanlara bu usûl tatbîk edilir. Zaman zaman, yer yer kendi hâlinde yaşayan insanlara da revâ görülür ancak bunu yapanlar acımasız zâlimler ve insanlara eziyet etmekden zevk alan sadistlerdir. Cenâb-ı Hakk, kâdir-i mutlak olduğu halde kullarını icbâr etmez. Bunun delîli "لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ /lâ ikrâhe fi'd-dîn" âyet-i kerîmesidir. Allah'ın kullarını icbâr etmemesinin hikmetleri çok açıkdır. Her şeyden evvel gönülsüz yapılan iş makbûl değildir.

EMİR VE TAVSİYE

Âkil insanlar için en doğru usûl budur. Nitekim "Adam olana bir laf kâfîdir" denilmişdir. Aklı başında olan bir insana, neyi yapması neyi yapmaması söylenip, yaptığı takdirde elde edeceği menfaat, yapmadığı takdirde göreceği cezâ bildirildiği takdirde, artık başına bekçi dikmeye lüzûm kalmaz. Artık o kişi kendisine söyleneni yapar, men' edildiği şeyden de uzak durur. Bu usûl, insanların ekseriyeti bakımından en geçerli usûldür zîrâ insanların çoğu kendilerine bir talimat verilmeden ve yapacağı işin karşılığında bir ücret veyâ mükâfât vadedilmeden iş görmezler. Emredilmediği veya mükâfât verilmediği halde iş yapan insan pek azdır. Pek az insanın gönüllü olarak çalışmaya râzı olması bunun bir delîlidir. Yine benzer şekilde çoğu insan cezâ korkusuyla suçlardan kaçar. İşte Cenâb-ı Hakk'ın insanlara bir çok emir ve tavsiyelerde bulunması ve emirlerine itâ'at edenlere cenneti vadetmesi, karşı gelenleri de cehennemle korkutmasının hikmeti budur.

AŞK VE MUHABBET

İtâ'atın en yüksek derecesi budur zîrâ seven sevdiğinin sözünden aslâ çıkmaz. Seven sevdiğini hoşnûd etmek için ne lâzımsa yapar, hattâ sevdiğinin arzu ettiğinden fazlasını yapar. Hattâ öyle ki âşık ma'şûku için ne yapsa gözüne az görünür. Bu yüzden âşık olana ayrıca emir vermeğe, azâb ile korkutmaya, mükâfât ile teşvîk etmeye lüzûm yokdur. Bu mertebenin asıl üstünlüğü, severek itâat eden kimsenin, yaptıkları için hiç bir karşılık beklememesinden gelir. Onların tek isteği sevdiklerini hoşnûd ve râzı etmekdir. İşte bu, âşıkların ve âriflerin mertebesidir.

Ameller insanın yükü, aşk ise bineğidir. Bineği aşk olana, amel yükü ağır gelmez.
Hazret-i Aşkî
Listeye geri dön