İtirâf-ı Nâçizânem - Hüsnü Yetişken

19 Aralık 2014 tarihinde yayınlanmıştır.

Muzaffer Efendi

Efendi Hazretlerini sevenlerden Hüsnü Yetişken ağabeyimiz, Efendi Hazretlerinin irtihâlinden sonra, ıztırâbını, hüznünü ve pişmanlığını dile getirdiği uzun bir manzûme yazmış...Bu manzûmede Efendi Hazretlerinin bazı evsâfını da zikrederek hâtırâlarını dile getirdiği için teberrüken kaydetmek istedik... 

İ'TİRÂF-I NÂÇİZÂNEM

Tarîk-i sulûkunu ikmâl eyledin
Beşerî ömrünü de itmâm eyledin
Sırrını ol Rabbinde ifnâ eyledin
Ne mutlu dostlarına kavuşdun Hocam
Sultânların bezminde buluşdun Hocam

O Nebî'nin yolunda sebât eyledin
Diyâr-ı dalâletde cihâd eyledin
Nice yanılmışları islâm eyledin
Bunca çaba insâna kolay mı Hocam
Bu emeği Hakk boşa koyar mı Hocam

Bu fenâ âleminde vazîfen irşâd
Böyle yazmış ezelde ol ulu Hallâk
Sen bî'at eyledin o emre el-hak
Aşkı zevkle meczedip erittin Hocam
Nice ölü canları dirilttin Hocam

En son deminde huzûr-ı Hakk'da oldun
Emr-i Hakk'a baş eğip mülâkî oldun
Minberde söylediğin a'lâmı gördün
Hakk menzilini cennet eylesin Hocam
Rahmeti deryâsına gark etsin Hocam

Hutbede ilmin ile nakış işledin
Âlem-i âhiretten haberler verdin
Orda mürşid ihvân ile berâber dedin
Beni de bu halkaya dâhil et Hocam
Ümidvârım ümidim kâil et Hocam

Sen doğruyu gösterdin biz terk eyledik
Özrümüzü hep örttün edeb etmedik
Sen cevherler söylerken biz kös dinledik
Affına sığınırız yanarız Hocam
İşte şimdi seni çok anarız Hocam

Yıllarca bahsettin de ilimden dinden
Bir hareket görmedin hiç birimizden
Herkese ayrı ayrı kendi dilinden
Çok şeyler söylemiştin tınmadık Hocam
Dağarcığa bir şeyler koymadık Hocam

Doluydun boşalacak zemin aradın
Birşeycikler vermekti elbet murâdın
İlmin kapısını da çok araladın
İçeri girecekler nerede Hocam
Neler bahşetmezdin ki bu merde Hocam

Almamak mümkün mü öpüp elinden
Herkes nasîbi kadar birşeyler senden
Namazı ve niyâzı ta'lîm ederken
Zor geldi çekildik hep kenara Hocam
Çay kahve pek hoş geldi koyulduk Hocam

Sen çerağ yaktın biz ateş almadık
İçimiz nemli idi parlayamadık
İşâretin açıktı anlayamadık
Nefsimize nasıl da kanmışız Hocam
Meğer bizler seni sen sanmışız Hocam

Hepimiz türlü türlü tellerden çaldı
Nasîhatın çok kere havada kaldı
Etrâfını et kemik duvarlar sardı
Huzûruna varmak çok zorlaşdı Hocam
Sâde suya suâller bollaştı Hocam

Azdık ammâ azlığın bir özü vardı
Meclisinde sohbetin lezzeti vardı
Çoğaldıkça etrâfı dikenler sardı
Pek çok zorluklar çektin bu yüzden Hocam
Ayırmak zor ekini dikenden Hocam

İçlerinde elbette müstesnâ vardı
Zâten seni coşturan bu insanlardı
Hangi dilden konuşsan hemen anlardı
Sen ne gıdâ verdinse aldılar Hocam
Gittin artık gıdâsız kaldılar Hocam

Konuştular hakkında ileri geri
Kâle bile almadın bu gâfilleri
Ufûlünle perîşân şimdi her biri
Tren kaçtı yetişmek mümkün mü Hocam
Son pişmanlık hiç para eder mi Hocam

Etrâfını dört sınıf sarmıştı heyhât
Kimi halîfe olmak kimi seyahât
Kimi de ihsânından bir pay koparmak
Geri kalan ehl-i hâl senindi Hocam
Sen bunları elbette bilirdin Hocam

Nitekim çok zamanlar galeyâna geldin
Sağlığından oldun bittin tükendin
Yıllarca bu gürûhla hep cebelleştin
Nasîhatten dilinde tüy bitti Hocam
Azîz ömrünü böylece tükettin Hocam

Hâsılı ne desek de şimdi hep boşa
Gidenler geriye hiç döner mi hâşâ
Olmuşuz şimdi def bir zilli maşa
Söyleşir dururuz hep senden Hocam
Ne fayda var böyle boş sözlerden Hocam

Sözler Hüsnü fakîrin i'tirâfıdır
Şu satırlar rûhumun ıztırâbıdır
Tuttuğun yol yegâne istinâdıdır
Himmet eyle bu yolda kalayım Hocam
Ukbâda şefâ'atin alayım Hocam

Hüsnü Yetişken

Listeye geri dön