İyi ki Şeyh İstediler

26 Şubat 2018 tarihinde yayınlanmıştır.

İrşad
Meşhûr bir menkıbedir :
Hazret-i Mevlânâ'dan bir ricâda bulunmak üzere Konya hâricinden gelen bir cemaat "Sultânım! Bize bir şeyh lâzım, siz lutfedip de bendeleriniz arasından münâsib gördüğünüz birini bize şeyhlik yapmak üzere tayin etseniz de bizimle gelse, ne kadar makbûle geçer" deyince, Hazret-i Mevlânâ, "Elhamdülillah! Bizde şeyh çokdur, elbette sizi kırmayız birini göndeririz" diye cevap vermiş ve hemen bendegânından birini bu işle görevlendirmiş. Ricâda bulunanlar Hazret-i Mevlânâ'nın bu cevâbı ile bayram edip binbir teşekkürler ederek huzûrundan ayrılınca, Hazret-i Mevlânâ yanında oturan "halîfe-i hakîkî"si Hüsâmeddin Çelebi'ye dönerek buyurmuşlar ki :
Hüsâmeddin! İyi ki şeyh istediler. Eğer dervîş isteselerdi ya seni göndermem ya da kendim gitmem lâzımdı. 
Hazret-i Mevlânâ'nın bu nüktesi, bir önceki yazımızda bahsettiğimiz "hilâfet-i hakîkî" ile "hilâfet-i mukayyede" arasındaki farkı göstermekdedir. Kâmil mürşidlerin halîfeleri ne kadar çok olursa olsun, bunların çoğu "hilâfet-i mukayyede" derecesinde olup içlerinde pek azı hattâ bazen sadece biri "hilâfet-i hakîkî" mertebesine erebilmişdir. Her devirde bu böyledir, hiç değişmez.
Listeye geri dön