1 Kasım 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Biz zannediyoruz ki, biz yapdık, biz etdik. Yapma sakın öyle şey! Bak Resûl-i Ekrem ne diyor? "Bana üç şey sevdirildi" diyor. "Sevdim" demiyor, "sevdirildi" diyor. "Sevdirildi". İyilikler olduğu vakitde, hayırlar, bunu Hakk'a yüklememiz lâzım gelir. Şer olursa, o da Hakk'dandır ama, "hayrihî ve şerrihî minallahi te'âlâ", fakat onu nefsimize yüklemek lâzım gelir. Kulluğun terbiyesi, îcâbâtı budur. Meselâ kötülük yapan bir adama, "Niye yapdın?" diye sorulunca, "Allah yapdırdı" dememeli, ayıpdır. Esâsında Hakk yapdırmışdır, çünkü kul, kâsib, Allah, hâlıkdır. Allah dilemese o kula yapdırmaz onu. O lâyık olur o günâha, irtikâb eder, kisb eder, Allah da halk eder ve nâra mahkûm eder onu. Lâyık olmazsa, bazı kullar vardır, günah yapmak isterler de Allah onlara günâh işletmez. Ona tevfîk-i rabbânî derler, akâidde, yani itikâd fasıllarında.
Efendi Hazretlerinin burada bahsetdiği kulluk edebi, "مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ mâ esâbeke min hasenetin fe minallah, ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsik" âyet-i celîlesiyle beyân edilmişdir. Aslında her şeyin Hakk'dan olduğu da bir önceki âyetde "قُلْ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ kul küllün min indillah" cümlesi ile beyân olunmuşdur. Âmentü'deki "hayrihî ve şerrihî minallahi teâlâ" ifâdesi de, bu âyet-i celîlenin başka türlü bir ifâdesidir.
www.muzafferozak.com