19 Eylül 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Bu âyet-i kerîmeyi okuduğumuzda "Ya Rabbi, BİZ ancak sana ibâdet eder, ve senden yardım isteriz" diyoruz. Dikkat ederseniz, "BİZ" diyoruz, "ben" demiyoruz. Neden acaba? Bu "BİZ" kelimesinin içinde cümle peygamberler, melekler, velîler, sâlihler, âşıklar dâhildir. Allah velîlerinin, dostlarının duâlarını reddetmez. Böyle duâ edersen, sen de onlara dahil olursun ve Allah senin de duânı kabûl eder.Efendi Hazretleri âyet-i kerîmenin ikinci kısmına da dikkate çekerek buyururlardı ki:
Dikkat buyurunuz! "إِيَّاكَ نَسْتَعِينُ iyyâke neste'înu" diyoruz yani "Bu namazı kılmak için de, senin huzûruna varmak için de, senin rızâna ermek için de senden yardım isteriz yâ Rabbi" diyoruz. Eğer Allah bizi huzûruna kabûl etmezse, ne kıyâm, ne rükû', ne secde, ne de tesbîh edebiliriz.Efendi Hazretleri buyururlardı ki :
Allah ümmet-i Muhammed'e beş vakit namazı mi'râc olarak hediye etmişdir. Namazda 'urûc yani ma'nevî yükselme vardır. Allah mekândan münezzeh olduğu halde, Allah ile namaz kılan mü'min arasında hiç bir perde yokdur.