21 Ocak 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Vaktiyle tekkelerin açık olduğu devirde, Edirne'de dervîşlerle mollalar kavga etmişler, birbirlerine girmişler. Ney çalmak, kudüm vurmak câizdi-değildi, haramdı-günahdı derken, birbirlerine girmişler, Edirne karmakarışık olmuş. Edirne Vâlisi İzzet Paşa, rahmetullahi aleyh, hemen iki tarafı da çağırtmış. Dervîşlere şu talimatı vermiş, "Ney, kudüm, mazhar, neyiniz varsa alın getirin" demiş. Mollalara da, "Siz de gidin, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, okuduğunuz ne varsa alın getirin" demiş. İki taraf da gidip söylenenleri getirmişler. İzzet Paşa önce mollalara dönüp : "Siz yarın yevm-i kıyâmetde huzûr-i Rabbü'l-âlemîn'e çıkar dersiniz ki, biz Kâdı Beyzâvî, Şifâ-yı Şerîf, Müslim-i Şerîf, Buhârî-i Şerîf, Mecmuul Enhur, hep bunları okuduk, bunlarla âmil olduk dersiniz" demiş. Sonra dervîşlere dönüp, "Siz de Yâ Rabbi, biz de sana neyle, kudümle, mazharla ibâdet ettik dersiniz. Allah, aranızdaki hükmü verir. Ben burada gürültü patırtı istemem. Siz medreseye, siz de tekkeye gidin, ortalığı karıştırmayın" demiş ve kavgayı bitirmiş.