11 Şubat 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Kabir azâbı, rûha mı yoksa cesede mi tatbîk edilecektir? Eğere azâb, cesede tatbîk edilecekse, yanıp kül olanlarla, denizde boğulup balıklara yem olanların kabir azâbı nasıl tatbîk edilecekdir? Eğer azâb rûha âit ise, her insânın rûhu mahşere kadar kabirde mi bekletilmekdedir?...
Günâhkâr olarak ölenlerin kabir azâbına dûçâr olacakları Kur'ân-ı Kerîm ile sâbitdir. Firavun ve âlinin, akşam ve sabah nâra arzolunduklarını da yine Kur'ân beyân buyurmakdadır. Kabirde azâb gören kimsenin bu azâbı, hem cesede hem rûhadır. Nisâ Sûre-i Celîlesinin 56.âyetinde şöyle buyrulmakdadır :
Bu âyeti kerîme, azâbın hem rûha hem cesede olduğunu açıkça beyân buyurmakdadır. Rûhsuz cesed, tekrar tekrar yanan deriye kavuşamaz. Muazzeb olan kişi, bu azâbı rûh-i hayvânîsi ile duyacakdır...Yanan veya balıklara yem olan cesedlerin, bu âyeti celîleye nazaran tekrar tekrar azâba dûçâr olması için, her defasında yeniden halkolunacağı açıkça anlaşılmakdadır. Hiç yokdan, alelâde bir pıhtıdan insanı halk ve îcâd buyuran Allah teâlâ ve tekaddes Hazretleri için, yanan veya balıklara yem olan cesedleri tekrar tekrar yaratmak mı güç gelecekdir? Hâşâ...
Cesed, rûh-i hayvânî ile azâbı tadarken, âlem-i berzahda bulunan ruh-i insânî de, aynı azâbı çekmeğe mahkûm olacakdır...Korkunç bir rü'yâ gören kimsenin nasıl ki hem ruh-i hayvânîsi hem de ruh-i insânîsi aynı azâbı duyuyuyorsa aynen bunun gibi...Uyurken görenler, uyuyanın istirahat ettiğini sanırlar. Oysa ki, korkunç bir rü'ya gören kişi, gördüğü rü'yanın tesiriyle, ateşi olmadan, dumanı tütmeden, bir azâbın içindedir. İşte tıpkı bunun gibi kabri azâbı da hem rûha, hem de cesede tatbîk olunacakdır. Cesede ârız olan azâbın rûha eziyet çektirdiği gibi, rûha ârız olan azâb da cesede eziyet çektirir. Rûh azâbına gam denir. Rûhun eziyet duyması ise, cesedin eziyetinden ve azâbından çok daha şiddetli ve daha tesirlidir. Atalarımız "Süngü yarası geçer lisan yarası geçmez" demişlerdir ki çok doğrudur. Zîrâ süngü yarası cesed vâsıtasıyle duyulan bir azâbdır. Dil yarası ise, rûh vâsıtasiyle duyulan azâbdır.
Bütün bu misallerden de anlaşılıyor ki, kabir azâbı hem rûha hem de cesede tatbîk olunacakdır. Kaldı ki, rûh ve cesed şekil bakımından birbirlerinin aynıdır. Meselâ tâife-i evliyâdan abdalların aynı zamanda hem İstanbul'da, hem Mekke-i Mükerreme'de ve daha bir çok şehirlerde aynı anda görünebilmeleri, cesedin rûh ile aynı, hüve hüvesine aynı olduğunun bürhânıdır...
diyen İbrâhim Hakkı Hazretleri bu beytiyle bir çok sırlara temâs buyurmuşdur ki, bu hâlete de işâreti vardır...