23 Temmuz 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Meyyit kabre girdiğinde, iki melek gelir, suâl melekleri, Münker ve Nekir dedikleri. Ondan evvel de iki melâike gelir. Ondan da bahsedelim biraz. Onu bilmeyiz pek fazlaca. Meyyite derler ki, "a'mâl-i hayriyyeni yaz" derler, o iki melek. Onlar suâl meleklerinden evvel gelirler. Daha halk kabirden dağılmadan. O iki melek meyyite "yaz" der. Meyyit de der ki, "ne yazayım?" der. "Yapdığın hayır hasenâtı yaz" der. "Nereye yazayım?" der. "Kefenine yaz" der. Onun için beyaz kefen sararlar, sebebi odur. "Neyle yazayım?" der. "Parmağınla yaz" derler. "Mürekkebim yok" der. "Tükürüğünle yaz" derler. "Kabirden bir delik açıp, içeriye baksak görebilir miyiz?" dersen, göremezsin. Görenler, kabirden delik açmadan da görürler.
Bir veliyyullah geçiyordu, ihvânı ile berâber, imam da cenâzeye telkin veriyordu. "Üzkur ahdellezî haracte mine'd-dünyâ şehâdeten en lâ ilâhe illallah". Hazret gülmüş. Demişler ki, "Efendi, bu gülünecek bir şey değil, niye güldünüz?". Meğerse meyyit dediği diriymiş yani Allah'ın velîlerindenmiş. "Ölü diriye telkin veriyor" demiş. "Ölü diriye telkin veriyor" demiş. İmam için ölü diyor yani. "Ona güldüm" demiş. Anlayan için.
"Yaz" der, hayrını yazdırırlar. Sonra o biter. Allah zamân içinde zamân, mekân içinde mekân halk eder. Bu dünyâ hayâtıyla yazarsa o iş uzun sürer. Mahşer günü de öyledir. İyi dinle, kulağını benden yana ver! Mü'minler için mahşer hesâbı, yine Resûl-i Ekrem'in ağzıyla, bir hayvan sağacak kadardır. Kâfir için kıyâmetin bir günü dünyânın elli bin senesine muâdildir, Kur`ân-ı Kerîm'in âyetiyle.
Baksan göremezsin. Görsen burada neler göreceksin, bu âlemde de görsen neler var. Neler işiteceksin. Oturduğun yer sana sesleniyor, duvarlar sesleniyor, oturduğun ev sesleniyor, otruduğun yer sesleniyor, dükkânın sesleniyor, masan, kasan sana sesleniyor ama duymuyorsun, sağırsın. "Duyuyorum". Hayır. Kalb kulağın duymuyor, baş kulağın duyuyor. Allah, kalb kulaklarımızı açsın, bak neler duyacağız, Allah kalb gözlerimizi açsın bak neler göreceğiz.
Hayır biter, "şerrini yaz" derler, yazmaya utanır. Nasıl yazsın? Devletin kasasından hırsızlık yapmış. Rüşvet almış. Komşusunun karısına kızına yan gözle bakmış. Hepsi kayıtlı. Hiç eksik bir şey yok. "Yaz!". "Utanırım, yazmaya utanıyorum" deyince, "Bunu yaptığın vakit Allah görüyordu, ondan utanmadın da şimdi bizden mi utanıyorsun, yaz!" derler, yazdırırlar. Sonra onlar gider hemen suâl melekleri gelir, soruyu sorarlar. Sana bana. Allah senim benim kalbimi nûr-i tevhîd ile küşâd etsin ve kalblerimizi Muhammed aleyhisselâmın aşkıyla tezyîn eylesin, ziynetlendirsin. "Rabbin kimdir, dînin nedir, peygamberin kimdir, kitâbın nedir, kıblen nedir, mü'minler kimin olur?" diye sorarlar.
Efendim, bu dünyâda insan bilse dahi, eğer Hakk'a hakkıyla kulluk etmediyse çenesi kilitlenir, dili tutulur söyleyemez. İlle bu âlemde olacak o iş. Burda Bâkî'yi görmeyen orda Bâkî'yi göremez. Cevâbı verenlere rahatlık vardır, istirahat vardır. Müjdeci melekler gelirler. "Korkma, mahzûn olma, rahat et burda, işte makâmın burasıdır, yakın zamanda oraya gideceksin" derler ve kendisine makâmını gösterirler. Hattâ Allah'a kasem ederim ki, Resûl-i Ekrem böyle buyurmuşdur, bir adam mü'minse eğer, mü'minse, bak şart koşuyorum, yani bundan maksadım îmânı kemâle erdiyse, ölmeden daha evvel ahretteki makâmını görür, Allah gösterir makâmını.