Kabûlü Tehîr Edilen Duâlar

8 Mayıs 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

Hikmet
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri anlatmışlardı :
Allah'dan aldıkları emirleri yerine getirmek üzere yeryüzüne inen iki melek konuşuyorlardı. Birisi diyordu ki :
Acâib bir emir aldım, onu îfâ etmeğe gidiyorum. Bir şehirde bir kâfir varmış ve sayılı nefeslerini tüketmek üzere imiş. Canı bir balık istemiş ve fakat onun yaşadığı ülkenin denizlerinde o balık bulunmuyormuş. Şimdi, ben gidip o balığın bulunduğu denizlerden alacak ve o kâfirin ülkesindeki denize bırakacağım. Balıkçılar o balığı tutacaklar, kâfirin yakınları da satın alıp pişerecekler ve bu son arzusu yerine geldikden sonra da Melekü'l-mevt onun canını alacak.
Diğer melek de şunları anlatıyordu :

Benim aldığım emir de bunun kadar acâib. Bir şehirde, fakîr ve âbid bir müslümân yaşıyormuş ve o da son nefesini vermek üzere imiş. Kırk küsur yıldır özlediği bir yemeği bir türlü bulup yiyememiş ve bu arzusunu da etrafındakilere açıklamış. Yakınlarından birisi gerekli malzemeyi temin ve tedârik ederek kendisine kırk yıldır özlediği o yemeği hazırlıyormuş. Ben de gideceğim, o hasta mü'mine arzuladığı yemeği yedirmemek için tenceresini devireceğim ve yiyemeden rûhunu teslîm edecek.
Gerçekden her iki meleğin de aldıkları vazîfe acâib gibi görünüyordu. Öyle ya, bir kâfir arzuladığı balığı yiyebilmesi için, ülkesinin sınırları dışındaki denizlerden o balık tutulacak, onun bulunduğu ülke karasularına atılacak ve o kâfir o balığı yiyip öyle ölecek. Buna mukâbil, bir mü'min de kırk yıldır arzuladığı ve özlediği bir yemeği hazırladıkları halde, tenceresi devrilecek ve o da bu ni'meti yiyemeden ölecek. Bu emr-i ilâhînin bir sırrı ve hikmeti vardı ama, neydi?
Üçüncü bir melek, onların bu müşkillerini şöylece halletti :
Canı balık isteyen kâfirin hayırlı bir işi vardı. Oysa kâfir olduğundan âhiretde nasîbi olamazdı. Adâlet-i ilâhiyye tecellî ederek o kâfirin hayırlı işi, canı istediği balığı ikram edilmek sûretiyle mükâfâtlandırılacak ve dünya hayatından âhiret hayatına hiçbir alacağı kalmaksızın intikâl edecek. O mü'mine gelince, onun da işlediği küçük bir hatâ vardı ve bu hatâsı da dünyâ hayatında kırk yıldır özlediği bir yemeği kendisine yedirmemek sûretiyle cezâlandırılacak ve o mü'min de âhiretde afv-ı ilâhîye mazhar olarak intikâl edecek ve orada ebedî ni'metlere nâil olacak.
Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Allah'ın rahmet ve ihsân kapısından hiç kimsenin boş döndürüldüğü görülmüş, işitilmiş değildir. O Kerîm'dir, Rahmân'dır, Rahîm'dir, Latîf'dir, bizlere bizden yakındır. Gizlice söylesen bile duyar ve işitir, isteğini kalbinden bile geçirsen bilir ve ihsân buyurur. Çağırana icâbet buyurur, zikredeni zikreder ve cevap verir. Fakat Cenâb-ı Hakk, isteklerin bazılarını dünyâda iken ihsân buyurur, bazılarını da âhiret hayâtında bahşetmek üzere te'hîr eder. Onun için duâ ettikleri halde, duâlarının kabûl buyurulmadığını söyleyerek ümidlerini kesenler, aldanırlar.
Çok hayr olur ki çekilirsin geri ondan
Her tab'ına hoş gelmeyeni şer mi sanırsm? 

www.muzafferozak.com
Listeye geri dön