9 Kasım 2021 tarihinde yayınlanmıştır.
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Şarkda bir âdet vardır. Bir kıza tâlib çıkdığı zaman, babası kızına sorar, "Kızım seni evlendireyim mi?" dediğinde, kız bir irkilir ve babasından utanır. Ayıp değil, her cemiyyetin bir yaşayışı var. Kız bir irkilir ve başlar ağlamaya. "Burda bana yiyecek ekmek kalmadı mı, beni evlendirmeye kalkıyorsun babacığım" der. "Ühü ühü ühü" filan derken hemen gözyaşına bakarlar, sıcak mı soğuk mu diye. Eğer soğuksa evlenmek istemiyor, sıcaksa evlenmek istiyor demekdir. Yalancı ağlama mı değil mi ondan anlarlar.
Hattâ Hoca Nasreddin kızını evlendirmiş, gönderiyormuş. O devirde gelini ata bindiriyorlar. Kızı ata bindirmişler. Kız ağlıyor kocasına giderken. Ağlarken Hoca kıza demiş ki, "Kızım mâdem ki ağlıyorsun, üzülüyorsun, gitme öyleyse" demiş. Hoca böyle deyince, kız, "Hem ağlarım hem giderim babacığım" demiş.
Gözyaşı kalb inceliğinden gelir. Gözyaşı aşkdan gelir. Gözyaşı üzüntüden gelir. Gözyaşı sevinmekden gelir. Gözyaşı yalan yere gelir. Meselâ soğan kesersin, gözün şakır şakır yaşarır. Ve bir takım başka sebebleri de vardır gözyaşının.
Bir de dînî nokta-i nazardan gözyaşı gelir. Allah sevgisi ve Allah korkusuyla gelir. İnsan kendisini bir muhâsebeye çeker, yapdığı işleri bir düşünür, "Eyvâh! Ben yetmiş yaşına geldim, altmış yaşına geldim. Geçdiğim yollara bir daha dönemem gerisin geriye". Öyle bir yola gidiyoruz ki bir daha geri dönmek yok. Ömür trenine binmişiz gidiyoruz. Yapdığımız fenâlıklar dağlar gibi. "Ben bu yükle huzûrullaha varacağım, benim hâlim nice olur" der ağlar. İşte bu Allah korkusudur. Bir de "Allah bana kulum demezse, benim hâlim nice olur" diye ağlar. Allah'ı seviyor, fakat Allahu Teâlâ Hazretlerinin kendisine kulum dememesinden korkduğundan dolayı ağlıyor.
Bir de yaşlanan adam gençliğine bakıyor, gençliğinde bazı yapdığı zevkleri, neşeleri yapamıyor, ona ağlıyor, üzülüyor. Ama sen şimdi gençsin, benim bu söylediğimin zevkine varamazsın. Yaşlan inşâallah o vakit anlayacaksın benim ne demek istediğimi.
Bir de islâmî nokta-i nazardan bir mesele var. Bu âlemden başka bir âlem var, buraya bizi kim getirdi? İstida mı verdik, tesâdüfî mi geldik buraya, nasıl geldik buraya, nasıl? İnsan New York'a gelirken bile herhangi bir tayyareye binemiyor,bindirmiyorlar adamı, senin tayyaren bu değil diyorlar, ötekin ebineceksin diyorlar, değil mi?. Bazen Roma'dan, bazen Paris'den, bazen Amsterdam'dan, bazen Brüksel'den, bazen Almanya'nın bir şehrinden meselâ Frankfurt'dan, Köln'den geliyorsun. Yani her yerden gelemiyorsun, bazen öyle bazen öyle gönderiyorlar. Dünyaya gelirken de böyle geliyoruz. Kimi Ayşe Hanım'ın karnından, kimi Niko'nun sulbünden.
Burdan giderken de öyle, sormuyorlar adama götürürken, yaka paça götürüyorlar. Biz lafı uzatmayalım. Bu gelişdeki yani dünyâda yaşadığımız bu hayâtın ister iyilik ister kötülük olsun bunun bir hesab verme günü var. O şiddetli ve dehşetli bir gün. Yani korkulu bir gün. Ama sen dürüst insansan, senin için öyle değil, senin için korku yok. Hîlekârlar, sahtekârlar, yalancılar, dolandırıcılar, mürşrikler, Allah'ı tanımayanlar, âsîler, insan öldürenler, insanlara zulmedenler, insanlarla uğraşanlar, bunlar hesâba çekilecekler. Mazlûmların adâlete erip sürûra erdiği gün. Zâlimlerin de helâk olduğu gün.
O gün adâlet-i ilâhiyyenin yerine gelmesi için o günün hapishânesi olan cehhennem bütün şiddetiyle azâbını artırdığı vakitde, Cebrâil meleki elinde bir tasla gelecek cehennemin üzerine bir su dökecek ve cehennemin ateşi sükûn bulacak. Ve aynı zamanda bir tas da cennete doğru atacak. Cehenneme attığıyla cehennem ateşi sükûn bulacak, cennete attığı suyla cennetin ağaçları, çiçekleri coşacak, tezyînatı çoğalacak. O derece şiddetli bir ateşin az bir suyla soğumasına ve gene cennetin ağaçlarının ve çiçeklerinin neşv ü nümâ bulmasına şaşılacak. Bu suyun ne olduğu kendisine sorulduğu vakitde, dünyâda Allah aşkı ile dökülen gözyaşları bunlar" diyecek Hazret-i Cebrâil.
Gözyaşı bir deniz gibi, insanın vücûdu bir gemi gibidir. Eğer insan gemiyi iyi kullanırsa, vuslat ele çabuk geçer.
Hakk için ağlayanlar yakında güleceklerdir. Aşk için ağlayanlar da vuslata ereceklerdir. Cennet için ağlayanlar cennete dâhil olacaklar. Hakk için ağlayanlar da Allah'la vuslat edeceklerdir.