9 Şubat 2022 tarihinde yayınlanmıştır.
Büyük mürşidlerimizden Köstendilli Ali Efendi Hazretleri buyuruyorlar ki :
Her bir âlim altındakine nisbetle âlim, üstündekine nisbetle cahildir. İlmin sonu yokdur. Allahu Teâlâ habîbine şöyle buyurmuşdur : "وَقُلْ رَبِّ زِدْن۪ي عِلْمًا ve kul rabbi zidnî ilmâ". Diğer bir âyetde de, "وَفَوْقَ كُلِّ ذ۪ي عِلْمٍ عَل۪يمٌ ve fevka külli zî 'ilmin 'alîm" buyrulmuşdur.
Kur`ân-ı Azîm'in bazı sırları Allahu Sübhânehû ve Teâlâ'ya mahsûsdur ki Hakk'dan gayrı kimse onları bilmez. Bazı sırlar da resûllerin sultânı Muhammed aleyhisselâma mahsûsdur ki O'ndan başkası onları bilmez. Bazı sırlar peygamberlere, bazıları velîlere ve âriflere, bazıları sahâbenin büyüklerine mahsûsdur, rıdvanullahi aleyhim ecmaîn.
Sonra şunu da iyi bilmelisin ki ilim ya kesbîdir yani tahsîl ve talîm ile elde edilir, ya da kalbin tasfiyesinden sonra kalbden doğar. Kalb ilmi, kesbî olan ilme nisbetle ledünnîdir. Gerçekde ledünnî ilim, Allah'a mahsûsdur ki, Allah'ın bildirmesi hâriç, hiç kimse ne kesb ile ne de kalb tasfiyesi ile ona ulaşabilir. Hızır'ın ilmi gibi, salavâtullahi aleyhi ve selâmuhû. Ledünnî ilim işlerin netîcesine dâirdir. Bilesin ki, Allahu Teâlâ'nın ilminin hudûdu yokdur, ne nihâyeti vardır, ne de bidâyeti.