Kaç Türlü Şeyh Var?

3 Kasım 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

İrşad
Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hazretleri, Ziynetü'l Kulûb adlı eserinde, gerçek mürşidlerin vasıflarını tek tek beyân etmiş ve gerçek mürşidleri nasıl tanıyabileceğimizi güzelce îzâh etmişdir. Bunları beyânları "Hak Mürşidi Nasıl Tanıyabiliriz?" ve "Hakîkî Mürşidin Sıfatları" başlıklı yazılarımızdan okuyabilirsiniz. Efendi Hazretleri aynı eserde, sahte şeyhlerden ve yalancı mürşidlerden de uzun uzadıya bahsetmiş, onların ahvâlini de beyân etmişdir. Buyuruyorlar ki :

Şeyhler bir kaç kısımdır. Kâl Şeyhi vardır, Yâl Şeyhi vardır, Tekke Şeyhi vardır, Takke Şeyhi vardır, Evrâd Şeyhi vardır, Avrat Şeyhi vardır, Kürsü Şeyhi vardır, Kabîle Şeyhi vardır. Bir de Hâl Şeyhi vardır ki gerçek mürşidler bunlardır. Şimdi bunların hâllerinden de biraz bahsedelim ki, okuyanlar müstefîd olsunlar.

KÂL ŞEYHİNİN SIFATLARI

Bunlar, belirli bir tahsîl ve terbiyeleri olmayan, ilim okumamış, yalnız işittikleri ile yetinmiş, kulakdan dolma kişilerdir. Bütün hünerleri, yerli-yersiz konuşmakdan ibâretdir. Bu konuşmaları da, hâdiseleri akıllarınca yorumlamakdan, kıt ve kısır görüşleri ile tanımlamakdan ileri gitmez. Büyük velîlerin bazı seçkin sözlerini ezberleyerek kendilerine mâl ederlerse de, söyledikleri ile kendileri de âmil olmazlar ve bu laf ebeliği ile halkı dalâlete sevk ederler. Tabiatiyle kendileri dalâletde kaldıkları gibi, kendilerine tâbi' olan safdilleri de dalâletde bırakırlar. Oysa, bu gibi kimselerin, tasavvufdan bahsedecek yerde, zinâ gibi, şarap içmek gibi Allah'ın sevmediği cürümleri irtikâb etmeleri daha hayırlıdır. Zîrâ, zinâ etmek ve şarap içmek ve buna benzer suçları işlemek, helâl i'tikâd edilmedikçe, küfrü gerektirmez. Buna mukâbil, yalan-yanlış ve yerli-yersiz şundan-bundan derleme ve kapma fikirler ve sözlerle halkı idlâl etmek küfrü îcâb etdirir. Üstelik, akılları ermediği, kafaları almadığı hâlde sırf bilgiçlik taslamak ve "Ne bilgili adam!" dedirtmek için ahkâm çıkarmaları ve bunu yaymaları da, yalnız zihinleri karıştırmakla kalmaz, ibâdullâhı sapıklığa ve îmânsızlığa götürür. Binâenaleyh, bu gibi mülhidlere yakın olanların, Hakk'dan uzak kalacakları şübhe götürmez bir gerçekdir. Ashâb-ı Kirâm'ı, e'imme-i-müctehidîni ve diğer dîn büyüklerini çekiştirmek, tenkîd etmek ve "Sofuların namazları varsa, biz âşıkların da niyâzımız vardır" gibi beyânlarla Şerî'at-i Garrâ-i Ahmediyye'yi küçümsemek, kendilerine evliyâ süsü vermek, ibâdullâhı namâzdan, niyâzdan, oruçdan, hacdan, zekâtdan men' etmek sûretiyle, Hakk yolunu kat' eden bu gibi yol kesicilerden, bu insân şeytânlarından son derece kaçınmak ve uzak durmak, Hakk'a tâlib olanlar için bir vecîbedir.

YÂL ŞEYHİNİN SIFATLARI

Evliyâullah kisvesine bürünerek, kendilerini halka evliyâ gibi gösteren bu sınıf, bu sâyede dünyâ menfaati cem' eyleyen kimselerdir. Bu gibiler için âhiret bahis konusu değildir. Bunların cennetleri yemekden, içmekden ve vücudlarının belirli bir kaç uzvuna hizmet etmekden ibaretdir. Bunlardan ırak olanlar da Hakk'a yakın olurlar. Bununla beraber, bu gürûhun yukarıda zikrolunan kâl şeyhlerinden daha az zararlı olduklarını da kaydetmek lâzımdır. Zîrâ bunlar insanlara yalnız maddî bakımdan zarar îrâs ederler.

TEKKE ŞEYHİNİN SlFATLARI

Bunlar da, şeyhi bulundukları tekkenin maaşı ve gelirleri ile geçimlerini sağlayan ve âdetâ me'mûr gibi vazîfe gören kimselerdir. Umûmiyetle tekke şeyhleri böyle olmakla berâber, aralarında ârif-i billah ve vâsıl-ı ilallah olanlar da pek çokdur. Unutmamalıdır ki, ameller niyet iledir.


TAKKE ŞEYHİNİN SlFATLARI

Takke şeyhleri, mücerred kıyâfete ve dış görünüşe önem veren, şeyhliği yalnız tâc, hırka, kemer ve asâ gibi evliyâullah kisvesinden ibâret zanneden ve o kıyâfete bürünerek, giymeye ve taşımaya hakkı olmadığı halde, kıyâfetde ve zâhirde kalan kimselerdir. Hazret-i Ümmî Sinân Kaddesallahü'l-Mennân Efendimizin buyurdukları gibi:

Ümmî Sinân yol ayan olupdur belli beyân
Dervîşlik yolu hemân tâcı hırkası değil

Diğer bir veliyyullah da şöyle buyurmuşlardır :


Dervîşlik olsaydı tâc ile hırka
Alırdık onu biz otuza kırka

Evliyâullahın kıyâfetine büründükleri ve dervîş gibi göründükleri halde, dervîşliğin hâllerinden haberleri dahî bulunmayan ve dervişliği ancak kıyâfet giyinmek, ma'nâsını anlamadan devrân ve kıyâm tevhîdi ve kıyâm ism-i celâli diyerek zikrullahı oyun zanneden, okunan nutukların ma'nâ ve medlûllerine aslâ dikkat etmeyerek o nutuklarla dahî uyanmayan, yalnız "Şurası şu makâmla okunacak, burasında ses kaldırılacak, burada indirilecek" gibi ihtârlarla zikrullahın sırf zâhirine önem verenler, tarîkatin zâhirinde kalan gâfillerdir ki, bunlara da Takke Şeyhi ve Hırka Şeyhi denilir.

EVRÂD ŞEYHİNİN SIFATLARI

Hâl ve iktidârını nazar-ı i'tibâra almadan, tam ma'nâsıyla irşâd etmeden, mürîdlerine bol bol zikir ve evrâd veren, mürîdleri ile alâkadar olmayan ve onları taht-ı murâkabesine almayan kimselerdir. Bunlar, şeyhliği mürîdlerine binlerce esmâ vermekden ibâret sanırlar ve mürîdlerini ıslâha muktedir olamadıkları gibi, onları zikr ü tevhîd, evrâd ü ezkâr ile usandırırlar ve hattâ akıldan ederek tımarhâneye yollarlar. Mürşid, hastasının derdine göre ilaç vermesini bilmeli ve hastalığın cinsine ve mâhiyetine göre tedâvî usûllerine âşinâ olmalıdır. Günde belirli fâsılalarla en fazla üç aspirin verilecek hastaya, on ilaç birden yutturulursa helâk olacağı gibi, mürîdine günde on bin tevhîd, on bin ism-i celâl, on bin ism-i hû veren evrâd şeyhi de aynı şekilde mürîdini helâk etmiş olur. Değil esmâ-yı ilâhî, bir kimse günde on bin defa çivi dese deli olur. İnsaf gerek! Böyle bol zikri kaldıramayacak mürîde, bu kadar esmâ verilirse, ya usanır veyâ deli olur.

AVRAT ŞEYHİNİN SIFATLARI

Bunlar da, ehlullah kisvesine bürünen, şeyh gibi görünen ve meydân-ı evliyâyı nefs-i emmârelerine âlet eden şehvetperest, aşağı ve bayağı mahlûklardır. Çocuğu olmayan kadınları, çocuk sâhibi olmaları için göbeklerine yazı yazmak bahânesiyle soyan ve o safdilleri behîmî arzularına râm eden ve bu sûretle ibâdullahın nâmus ve iffetleri ile oynayan, dîn nâmına, tarîkat adına halkın ırzına tecâvüz eden âdî, sapık ve denî kimselerdir ki bunlara da Avrat Şeyhi tabir olunur. Bunlardan da ırak olanlar, Hakk'a yakın olurlar. 

Bu gibi şerîrlerden Allah'a sığınırız. Bunlar, İblîs'in uşakları, nefs ve isteklerinin eşekleridir. Bu gibilerin âhiretde en şiddetli azâbı tadacakları muhakkakdır. Ne var ki, tövbe ederlerse, Allah tövbeleri kabul edicidir.

Efendi Hazretleri bir sohbetlerinde şöyle buyurdular :
Şeyh ne demek, şeyh? Şeyhin manâsı ne demek? Yaşlı demek. Kaç türlü şeyh var bak. Tekke Şeyhi, Takke Şeyhi, Evrad Şeyhi, Avrat Şeyhi, Kürsü Şeyhi, Petrol Şeyhi, Kabîle Şeyhi, Hâl Şeyhi, Kâl Şeyhi. Bak kaç tâne var. Bunların içinde en mühimi, hâl şeyhidir.
www.muzafferozak.com

Listeye geri dön