9 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanmıştır.
Âyetler iki kısımdır. Birisi âyât-ı enfüsiyye, biri âyât-ı âfâkiyye. Yani bir dış âlemimiz bir iç âlemimiz yani vücûd âlemimiz. Burada Cenâb-ı Hakk Celle ve Tekaddes Hazretleri, bize kendi kitâbımızdan, vücûd kitâbımızdan beyân etmekde, bahs etmekde. Habîb-i Edîb'ine yani Cenâb-ı Fahr-i Risâlet'e, Resûl-i Ekrem'e, o kerîm olan nebiy-yi zîşâna, o mahbûba, "Söyle Habîbim, hüvellezî, o Allah ki, öyle bir kudrete mâlik ki o Allah, enşeeküm, sizi yokdan vâr etdi, inşâ etdi".
Ne kadar mühim bir hâdise değil mi? Bir katre su parçasından insan halk olunuyor. Görünüşde bunu gâyet de basit görüyorsun bunu sen. Mühim hâdisât. Bir katre içerisinde bir ummân. İnsan, hâmil-i esrâr-ı ilâhî, âyet-i kübrâ. Bir katre içerisine bir ummân sığmış. Bu gördüğün kâinât, küçük âlem, sen büyük âlemsin. Zâhirde sen küçük görünüyorsun, bâtında büyüksün. Zâhirde bu âlem büyük görünüyor, senin yanında bu küçük. Arş sende, kürsî sende, cennet sende, cehennem sende, Rahmân sende, Şeytân sende. Hepsinin sende ayrı ayrı ecelliyâtı var. Onun için bir katre menîde bir umman gizli. Hâmil-i esrâr-ı ilâhî gizli. Onun için çok mühim. "Kul hüvellezî enşeeküm, söyle o Allah ki, sizi inşâ etdi". Neden? Bir katre menîden. "هُوَ الَّذ۪ي يُصَوِّرُكُمْ فِي الْاَرْحَامِ كَيْفَ يَشَٓاءُۜ Hüvellezî yusavviruküm fi'l-erhâmi keyfe yeşâ". Ana rahminde, kudret fırçasıyla, hayız kanıyla yoğurdu, istediği şekle koydu. Aman ne kadar güzel yaratdı. Ne mütenâsib a'zâ verdi. Bir düşün. Bir kendini göz önüne getir şöyle.
İki türlü âyet var. Birisi dışarıya bak, kendini göremiyorsan eğer evvelâ. Bak, semâ nasıl ref' edilmiş, yükseltilmiş. Gök. Sen onu her gün görüyorsun da kıymet vermiyorsun. Çok mühim, semânın senin üzerinde binâ ve tavan olması. Yıldızlar senin semânı süslemekde, gökyüzünü süslemekde. Bunlar da mühim âyetler. Sen her gün görüyorsun bunları ama hiç kıymet vermiyorsun. Tayyare ilk çıkdığı vakit, gökyüzünde tayyara gürültüsü işitildi mi, hepimiz dışarıya çıkar tayyareye bakardık. Sonra benimsedik, artık bakmıyoruz. Neden? Çünkü artık lâubâli olduk. Bunun gibi. Mühim şey, yıldızların gökde bulunması, dünyâdan milyonlarca kat büyük yıldızlar, hepsi mihveri etrâfında, Hakk'ı tesbîh ediyorlar, Allah'ı zikrediyorlar ve dönüyorlar. Birbirlerine çarpmıyorlar. Ecrâm-ı semâdan birini alacak olursak, içlerinden çıkaracak olursak eğer, gök kubbe yıkılır. Hepsi birbirine bağlı. Öyle hesaplanmış. Dakîkasıyla, anıyla berâber.
Gör, deve nasıl halk olunmuş. Kur`ân-ı Kerîm şimdi söylüyor, "اَفَلَا يَنْظُرُونَ اِلَى الْاِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ۠ efelâ yenzurûne ile'l-ibili keyfe hulikat". Deve nasıl halk olunmuş görmüyor musun? İki ayaklı yürüyenler var, dört ayaklı yürüyenler var, kırk ayaklı yürüyenler var, hiç ayaksız yürüyenler var, yüz üstünde sürünüyor. Ne büyük âyet değil mi?