5 Kasım 2017 tarihinde yayınlanmıştır.
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi vesellem, yatsıdan sonra biraz bşir mikdar yatarlar sonra teheccüde kalkarlardı. Sen kalkdın mı hiç teheccüde? "Efendi, bizim kalbimiz temiz, beş vakit namazı kılamıyoruz". Bırak bu kafayı! Öyle "Kalbim temiz, vücûdum semiz"le gitme, aldanırsın, sonra çok ağlarsın. Vallahi ne evlâdın, ne paran, ne kasan, ne kesen, ne rütben sana fayda verir. Hiç bir şey fayda vermez. Ancak kalb-i selîm ile varırsan. Kalb-i selîm demek, o kalb ki, içerisinden sivâ çıkmış, içerisi aşkullah, muhabbetullah, muhabbet-i Resûlullah ile tezyîn olmuş, o kalb fayda verir, başka bir şey vermez fayda kıyâmet gününde. Bırak o kafaları, bırak onları.Efendi Hazretlerinin sık sık dikkat çektikleri "Kalb-i Selîm" bir Kur`ân tabiridir ve Kur`ân-ı Kerîm'de iki yerde zikredilmişdir. Bunlardan biri yukarıdaki levhada gördüğünüz Sûre-i Şuarâ'nın 88 ve 89 âyetleri olan "يَوْمَ لَا يَنفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ * إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ/ Yevme lâ yenfa'u mâlun ve lâ benûn, illâ men etallahe bi kalbin selîm" âyetleridir. "O gün ne mal ne de evlâd fayda verir, ancak Allah'a kalb-i selîm ile varanlar müstesnâ" meâlindeki bu âyet-i kerîmede "yevm" yani "gün"den maksad, bir önceki âyet ile irtibâtından açıkça belli olduğu üzere "kıyâmet günü"dür.