27 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanmıştır.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu : "Muhakkak ki kalbler, paslanır. Kalbin cilâsı, Kur`ân okumak, ölümü düşünmek ve zikir meclislerinde hazır bulunmakdır".
Bir kimse, kalbi pas tutunca bunun farkına varıp da pası gidermeye çalışırsa, ne a'lâ. Aksi hâlde kalb, çok fenâ kararır. Paslanan kalb, Peygamber Efendimizin emrettiği gibi cilâlanmadığı takdirde, bir müddet sonra bu pasın giderilmesi imkânsız hâle gelir.
Kalbin kararmasının sebebi, îmân nûrundan uzak kalmasıdır. Îmân nûrundan uzaklaşmanın sebebi dünyâyı sevmek ve dünyâya rağbet etmekdir. Kendisini dünyâya kaptıran kişinin kalbi kararınca o kişinin ittikâsı yok olur. İttikâyı kaybeden kişi harâm helâl demeden mal toplamaya başlar. Helâl harâm demeden mal toplayan kişi, hayâ hissini de kaybeder ve murâkabeden de mahrûm olur.
Ey cemâat! Peygamberinizi dinleyiniz. O'nun kelâmı ile kalbinize cilâ vurunuz. Kalbinizin cilâ ilâcını size O haber verdi. Sizden biri hasta olsa, doktoru ona bir ilâç tavsiye etse, o ilâcı kullanmadan şifâ bulabilir mi? Bulamaz. Hasta kendisine verilen ilâcı kullanmadığı sürece, hastalığı eksilmez hattâ artar.
Gizlide ve açıkda Allah'ı kendinize hep yakın biliniz. O’nu görür gibi olunuz. Siz O'nu görmeseniz bile, O sizi görmekdedir. Zikrullah kalb ile olur. Yani ancak kalbi ile Allah'ı zikreden, gerçekde Allah'ı zikretmiş olur. Kalbi bırakıp yalnız dil ile Allah'ı zikreden, Allah'ı zikretmiş olmaz.