Kâmil Mü'minlerin Alâmetleri

8 Ağustos 2020 tarihinde yayınlanmıştır.

Zikrullah

Muzaffer Efendi Hazretleri bir hutbelerinde Sûre-i Feth'in son âyetini okudukdan sonra buyurdular ki :

Bu âyet-i kerîmede, Allahu Teâlâ Hazretleri, dâll bi işâretihî ile, dört halîfeye işâret etmekde. "Vellezîne" şu kimseler ki, "maahû", Resûlullah ile berâberdiler, Ebûbekir Sıddîk radıyallau anh, "eşiddâi alel küffâr", Ömer ibn Hattâb radıyallahu anh, "ruhemâu beynehüm", Osmân ibn Affân zinnûreyn radıyallahu anh, "rükkeân sücceden yebtegûne fadlen minallahi ve rıdvânâ", Hayder-i Kerrâr Sâkî-i Kevser Fâtih-i Hayber olan, Alî ibn Ebî Tâlib radıyallahu anh, rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn, hazerâtına işâret vardır. Ebülleys Semerkandî Hazretlerinin tefsîri böyle göstermekde. 

Öyle gösterdikden sonra, bu sıfatlara her kim mâlik olduysa, o kimseler, dünyâda ve âhiretde, Resûlullah ile berâber olurlar ve berâberdirler. Kim ki Resûlullah'a îmân etdi, yani o kelime-i tayyibe-i münciyye-i mübâreke ki cennetin miftahıdır, cehennemi kitler, nedir o, "Lâilâheillallah Muhammedü'r-Resûlullah". Bu miftâh-ı cenne, misbâh-ı îmân, alâmet-i îmân ve îmânın tam kendisi, cennetin sekiz kapısını açdığı gibi, cehennemin yedi derekesini de kitler. Her kim ki bu sözü lisân ile ikrar, kalbiyle tasdik eder, o mü'mindir, îmânının kemâli de, Resûl-i Ekrem Nebiy-yi Muhterem, "vemâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn" olna, Beşîr, Nezîr, Şâhid olan Hazret-i Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellemi herşeyinden ziyâde severek, îmânını kemâle erdirirse, onun sıfatları şunlar : Kâfire şiddetli, mü'mine rahmetli, dâimâ Cenâb-ı Hakk'a ibâdet ve taatda, lisânında Allah, gönlünde muhabbetullah. Kalbinde muhabbetullah, lisânında ismullah. 

Kimin ki lisânı ismullah ile tezyîn olunmuşdur, süslenmişdir, o dil, artık hak söyler, hakkı tavsiye eder, ki Cenâb-ı Hakk Sûre-i Asır'da bunu beyân etmişdir : "اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ İllellezîne âmenû ve 'amilu's-sâlihâti ve tevâsav bi'l-hakkı ve tevâsav bi's-sabr". Kimin lisânı, dikkat et, kimin lisânı, zikrullah ile süslendiyse, tathîr olduysa, o artık hakkı söyler, hakdadır, hakkı tavsiye eder, sabrı söyler, sabırdadır, sabrı tavsiye eder. Sıfat-ı îmândır çünkü, sıfat-ı îmândır. Sıfat-ı islâmdır, sıfat-ı îmândır. 

Ve yine vazifelerinden bir tânesi de, civârında olan, dîne bîgâne olmuş, dîninden bîhaber, dînden bîhaber, Allah Peygamber bilmez, Resûl'den Nebî'den haberi yok, önündeki basdığı yoldan da haberi yok, gitdiği yoldan, gözü bakıyor fakat görmüyor, gözü bakıyor fakat görmüyor. Kâfirler böyledir, baş gözleri görür, onların basarları görür, basîretleri görmez, "وَمَن كَانَ فِى هَٰذِهِۦٓ أَعْمَىٰ فَهُوَ فِى ٱلْءَاخِرَةِ أَعْمَىٰ وَأَضَلُّ سَبِيلًا ve men kâne fî hâzihî a'mâ fe hüve fi'l-âhireti a'mâ ve edallü sebîlâ", burada bu şekilde a'mâ olanlar, ahretde a'mâ olurlar. Hakk'ı görmek, Hakk'ı bulmak, Hakk'da olmak, Hakk'la olmak, bir mü'minin hakkıdır, en yüce nimetullahdır. 
İşte bu yanındaki zevâta, böyle olan kimselere, onlara, güzel sözlerle, yumuşak kelâmlarla, onlara inandıra inandıra, onlara sevdire sevdire, onları Allah'a çağırmak. Ve onları görmediği vakitde, gizli olarak, elini bârigâh-ı ehadiyyete açdığı vakit, Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretlerinden onların hakkında hidayet dilemek. 
Yapıyor musun bunları? Evlâdın hakkında, komşun hakkında, kızkardeşin hakkında, enişten hakkında duâ edeceksin, Hakk'dan hidâyet dileyeceksin. "يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء yudillü men yeşâ ve yehdî men yeşâ"Allah Celle Celâluhû, dilediğini dalâletde bırakır, dilediğini de hidayete götürür. "يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ yağfiru li men yeşâ ve yu'azzibü men yeşâ"dilediğini affeder, dilediğine azâb eder. Mülk O'nundur, sen de O'nunsun, ben de O'nunum, cennet de O'nun, cehennem de O'nun, her şey O'nun. O'ndan başka bir şey yok.
Bu tevhîd zikrini keşfet bugün nûr-i ilâhîden
Bu vahdet cür'asın nûş et bugün zât-ı ilâhîden

www.muzafferozak.com

Listeye geri dön