Riyâ vü süm'a vü taklîd ile celb eyledim nâsı
Bilir iken ki şöhret 'aşkına bir fitne-i 'uzmâ
Severdim medh-i nâsı havf ederdim zemlerinden hem
Bana hak söz diyen mebgûz idi sevmez idim aslâ
Edeb iz'ân hayâ nâmûs ü 'ârı cümle terk etdim
Mecâzî 'aşk beni bu hâle koyup eyledi rüsvâ
İki nesne zelîl eyler buyurdu mer'î Peygamber
Biri şehvet biri hırsdır bu iki bende çok hâlâ
Mehâsinden melâik yazmadı dîvânıma bir harf
Mesâvîde me'asîde velâkin olmuşam yektâ
Bu hâl ile ümîdi kesmeyüp hiç rahmetinden ben
Dilerim mağfiret senden gece gündüz Hudâvendâ
Günâhım çokluğundan var mıdır sana keder hergiz
Beni 'avf eylesen rahmet tükenir mi ki bir deryâ
Hatâmı i'tirâf edüp 'atânı isteyü geldim
Gerek 'afv et gerek 'adl et vezîrin yok senin haşâ
Velâkin 'afv edersen dostlarım hep sevinişürler
Dahi gamnâk olup hep cümle a'dâ zümre-i tersâ
Kamu dostlarının başı Muhammed Mustafâ kim ol
Bana atamdan erham olduğu ma'lûm durur sana
'Azâb etsen bana mahzûn olur elbette ol dostun
Olur bî-şübhe mesrûr hem beni bağışlasan ana
Habîbin hakkıyçün tard etme Kuddûsî günahkârı
Senin kapundan evsa' var mı bir kapu ki ol vara
Ahmed Kuddûsî
Kuddise Sırruh