Karacaahmet Mezarlığı

26 Ocak 2023 tarihinde yayınlanmıştır.

İbret

İstanbul'un Üsküdar ilçesinde bulunan bu mezarlık memleketimizin en büyük mezarlığı olup, aynı zamanda İstanbul'un en eski mezarlığıdır. Yaklaşık 750 dönümlük bir araziye yayılan bu mezarlık, içinde yatan Karaca Ahmed Sultan nâmındaki bir zâtın ismiyle isimlendirilmişdir. Bu zât, kimilerine göre Hacı Bektaş Velî'nin bendegânındandır. Kimilerine göre Anadolu'yu nûrlandıran Abdâlân-ı Rûm hazerâtından kimilerine göre Gâziyân-ı Rûm hazarâtındandır. 

İstanbul'un Anadolu yakası, fetihden önce ele geçirildiği için bu mezarlığın geçmişi çok eskilere dayanır. İstanbul'un eski muhâsaralarında şehîd düşen askerlerin de burada medfûn olduğu söylenmekdedir. İşte tâ o günlerden beri sayılamayacak kadar insan defn olunmuşdur bu mezarlığa. 1937 senesine kadar kayıt tutulmadığı için bu mezarlıkda yatan kişi sayısı malûm değildir ama milyonlara bâliğ olduğu muhakkakdır. 

Vaktiyle boş, uçsuz bucaksız bir arâzî olan bu yerin İstanbul halkının çok rağbet etdiği bir mezarlığa dönüşmesinin hikmeti nedir bilir misiniz? Bunun hikmeti, mezarlığın Asya kıtasında olması, yani Medîne-i Münevvere ile bağlantısının olmasıdır. O yüzden eskiden İstanbul halkı buraya Medîne Toprağı yâhud Peygamber Toprağı derlerdi. Yine bu yüzden Avrupa yakasında vefât eden pek çok kimsenin cenâzesi asırlar boyu bu tarafa taşınmış ve bu mezarlıkda defn olunmuşdur. 

Bu mezarlıkda kimler yokdur ki. Paşalar, vezirler, saraylılar, âlimler, kazaskerler, şeyhülislamlar, şâirler, edîbler, hattatlar, şeyhler, dervîşler, şehîdler, askerler...Zâten mezarlıkdaki mevkilere verilen isimlerden de anlaşılmakdadır bu. 

Bu uçsuz bucaksız mezarlığı gören yabancı seyyahlar, çok tesiri altında kalmışlar ve muhakkak burası hakkında bir şeyler yazmışlardır. Buradaki manzaralar insanda çok acâib hisler uyandırmakdadır çünkü. Yine edîbler, şâirler, ressamlar hepsi kendi görüşlerine göre bu mezarlığın tasvîrlerini yapmışlardır. Meşhûr fotoğrafçılar da ilgi göstermişlerdir buraya. Meselâ bir şâir hissiyâtını şöyle dile getirmişdir :

Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet
Al sana derya gibi sonsuz Karacaahmet
Göbeğinde yalancı şehrin sahici belde
Ona sor gidenlerden kalan şey neymiş elde
Mezar mezar zıtların kenetlendiği nokta
Mezar mezar varlığa yol veren geçit yokta
Onda sırların sırrı bulmak için kaybetmek
Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek
Varmak o iklime ki uğramaz ihtiyarlık
Ebedi gençliğin taht kurduğu yer mezarlık
Ebedi gençlik ölüm desem kimse inanmaz
Taş ihtiyarlar servi çürür ölüm yıpranmaz
Karacaahmet bana neler söylüyor neler
Diyor ki viran olmaz tek bucak, viraneler
Zaman deli gömleği onu yırtan da ölüm
Ölümde yekpare an ne kesiklik ne bölüm
Hep olmadan hiç olmaz hiçin ötesinde hep
Bu mu dersin taşlarda donmuş sükuta sebep
Kavuklu başörtülü fesli basacak taşlar
Taslara yaslanmış da küflü kemikten başlar
Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları
Süzüyor sahi diye toprağa basanları
Onlar ki her nefeste habersiz öldüğünden
Gülüp oynamaktalar gelir gibi düğünden
Onlar ki sıfırlarda rakamları bulmuşlar
Fikirden kurtularak ölümden kurtulmuşlar
Söyle Karacaahmet bu ne acıklı talih
Taşlarına kapanmış ağlıyor koca tarih
Listeye geri dön